Mitoloji sevenler buraya! "Türk Mitoloji ve Destanlarında Tanrılar" çıktı!
SATIN AL
Makale etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Makale etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Döngüsel Tarih Teorisi nedir? İnsanlık Tarihinin Tekerrür Eden Bir Geçmiş mi?

Hiç yorum yok

08 Kasım 2023

Tarihsel döngü teorisi, insanlık tarihinin belirli aralıklarla tekrar eden kalıpları olduğunu savunan bir yaklaşımdır. Bu teori, öncelikle Hint mitolojilerinde görülmüş ve daha sonra İslam dünyasının önemli düşünürlerinden biri olan İbn Haldun tarafından daha sistematik bir şekilde ele alınmıştır. İbn Haldun'un bu teoriye getirdiği önemli katkılardan biri, tarihsel olayların sadece bir yineleme olmadığı, aynı zamanda uygarlıkların belirli kaderlerindeki benzerliklere işaret ettiğiydi. Ona göre, her uygarlık, bir insan gibi doğar, büyür ve ölür, ancak bu ölüm tarihsel bir olay değil, uygarlıkların benzer bir kaderi paylaşması anlamında ele alınır.

Spengler ve Döngüselliğin Derinleştirilmesi


Daha sonra Alman filozof Oswald Spengler, bu teoriyi daha da derinleştirerek uygarlıkların mevsimlere benzediğini iddia etti. Spengler'e göre, uygarlıklar bir mevsim gibi doğar, olgunlaşır, çöker ve ardından yeni bir uygarlık doğar. Ancak bu yaklaşım, Spengler'in dönemin Avrupa'sını antik Yunan dünyasına benzetmesiyle daha da karmaşık hale geldi. Spengler, tarihin döngüsel olmasını, uygarlıkların doğumundan ölümüne kadar olan süreci içeren büyük bir sezon dizisi olarak düşünmüştür. Ancak, Spengler bu döngünün belirli bir süreyle sınırlı olduğunu öne sürmüş ve bu sürenin yaklaşık 2100 yıl olduğunu iddia etmiştir.



Toynbee ve Daha Uzun Süreli Döngüler


Arnold J. Toynbee, Spengler'in döngüsünü daha da genişletti ve yaklaşık 2350 yıla kadar uzandı. Toynbee, bu teoriyi özellikle coğrafi ve kültürel açıdan daha geniş bir perspektife taşıdı. Ayrıca, tarihsel döngüselliğin ötesine geçerek, tarihsel olayları daha büyük bir tarihsel çerçeve içinde ele aldı. Toynbee'nin bu yaklaşımı, tarihsel döngülerin daha geniş bağlamlar içinde anlaşılmasına yardımcı oldu.

Sorokin ve Coğrafi Genişlemenin Rolü


Pitirim Sorokin, coğrafi olarak daha geniş bir etkileşim alanını döngüsel modeline dahil ederek bu teoriyi daha da geliştirdi. Özellikle Rusya'nın dahil edilmesi, bu teorinin daha sağlam bir temele oturmasını sağladı. Sorokin'e göre, coğrafi keşifler ve kolonializm, etkileşim alanının genişlemesine yol açtı ve bu, her devletin kendisinin batısındaki devletin karakterine büründüğü bir süreci işaret etti. Bu, döngüsel tarihin sadece belli bir coğrafi bölgede değil, genişlemiş bir etkileşim alanında gerçekleştiği fikrini destekledi.

Bugünün Döngüselliği


Günümüzdeki tarihsel olayların bu döngüsel modele nasıl uyduğunu anlamak önemlidir. 2016 yılına dair yaklaşık bir referans verildiğinde, özellikle günümüzün etkileşim alanının ne olduğunu ve hangi tarihsel döneme karşılık geldiğini belirtmek önemlidir. Ayrıca, döngüsel modelin bugünün dünyasına nasıl uygulandığını ve hangi dönemlerle benzerlikler taşıdığını açıklamak gerekir.

Sonuç olarak döngüsel tarihin incelenmesi, tarihin periyodik olarak tekrar eden örüntülere sahip olduğu fikrini savunan birçok düşünürün katkılarına dayanmaktadır. Bu teoriler, tarihin derinlemesine anlaşılmasına katkıda bulunabilir ve geleceğe dair daha fazla anlayış geliştirmemize yardımcı olabilir. Ancak, bu teorilerin eleştirel bir şekilde değerlendirilmesi ve güncellenmesi önemlidir.


Kaynaklar:

İbn Haldun. "Mukaddime: İktisadi ve İçtimai Bilimler İçin Bir Giriş." (Çeviri: Kemal Bayram). Dergâh Yayınları, 2013.

Spengler, Oswald. "The Decline of the West." (Çeviri: Charles Francis Atkinson). Vintage, 2006.

Toynbee, Arnold J. "A Study of History." Oxford University Press, 1947.

Sorokin, Pitirim. "Social and Cultural Dynamics: A Study of Change in Major Systems of Art, Truth, Ethics, Law, and Social Relationships." Transaction Publishers, 2002.

Harrison Ford: Sinemanın Efsanevi Yıldızı ve Olağanüstü Yaşam Öyküsü

Hiç yorum yok

26 Mayıs 2023

Harrison Ford, tartışmasız bir şekilde sinema dünyasının önemli isimlerinden biridir. 81. yaşını kutlayacak olan bu usta aktör, son on beş yılda hem eleştirel olarak başarılı hem de ticari anlamda başarılı filmlerde yer almıştır. Star Wars serisinde Han Solo ve Indiana Jones gibi ikonik kahramanları canlandırmış, Blade Runner (1982) filminde Rick Deckard olarak izleyicilerin beğenisini kazanmış, The Fugitive (1993) filminde de doktor Richard Kimble rolünde unutulmaz bir performans sergilemiştir.

Son zamanlarda Ford, dizi projeleriyle meşgul olsa da, 30 Haziran Cuma günü Indiana Jones and the Dial of Destiny filminde sinemalara geri dönüş yapacak ve 2024'te Marvel Sinematik Evreni'ne Captain America: New World Order filmi ile katılacak. Harrison Ford hakkında daha fazla bilgi edinmek için, hayatının önemli anılarını içeren bu yazıyı okumaya devam edin.


Gençlik Yılları


Harrison Ford, 13 Temmuz 1942'de Chicago'da doğmuştur. Ailesi, sahne performanslarına dayalı bir geçmişe sahiptir. Annesi Dorothy radyo oyuncusu, babası Christopher ise oyunculukla ilgilenen bir isimdir. Ford, lise eğitimini Park Ridge, Illinois'de tamamlamış ve okulun radyo istasyonunda da görünmüştür. Üniversiteye başladığında felsefe bölümünde okuyan Ford, bir oyunculuk dersine katılmasıyla gelecekteki kariyerine dair bir ilham kaynağı bulmuştur. Yaz stajı sırasında Hollywood'a seslendirme işleri aramak için giden Ford, aynı dönemde marangozluk becerileri kazanmıştır.

Tuvalet İhtiyacı Sonucu Gelen Fırsat


Harrison Ford'un büyük bir oyunculuk fırsatı, tuvalet ihtiyacı sayesinde elde ettiği bir mülakatla gelmiştir. 1966 yılında Columbia Pictures ile yapılan bir anlaşma sayesinde genç aktör, sinema ve televizyonda küçük rollerde kendini gösterme şansı yakalamıştır. Ford'un anlattığına göre, sözleşme imzalamak için gittiği mülakat sırasında idrar torbasının dolu olması nedeniyle bir tuvalet ziyareti yapmak istemiş ve bu sırada bir asistan tarafından içeri yönlendirilmiştir. Sonuç olarak, Ford hayatının dönüm noktalarından birine bu beklenmedik olay sayesinde ulaşmıştır.


Usta Yönetmenlerle İşbirlikleri



Ford, rol arkadaşı Carrie Fisher ile Star Wars basın toplantısındayken (1980)

Harrison Ford, kariyerinin başlangıcında marangozluk yaparken bir yandan da Francis Ford Coppola ve George Lucas gibi ünlü yönetmenlerin projelerinde yer almıştır. 1968 yılında Ford, ünlü rock grubu The Doors'un menajeri olmak için Los Angeles'a taşınmıştır. Ancak kısa bir süre sonra oyunculuğa geri dönmüş ve Coppola'nın "The Conversation" adlı filmiyle sinemadaki çıkışını yapmıştır.

Ford, 1973 yılında George Lucas'ın yönettiği "American Graffiti" adlı filmde de küçük bir rol almıştır. Ancak gerçek çıkışını 1977 yılında George Lucas'ın yönettiği "Star Wars: Bölüm IV - Yeni Bir Umut" filminde Han Solo karakterini canlandırarak yapmıştır. Han Solo'nun asi ve karizmatik karakteri, izleyiciler tarafından büyük bir ilgiyle karşılanmış ve Ford'un kariyerine yıldız gibi parlamıştır.


Indiana Jones ve Diğer Unutulmaz Rolleri


Harrison Ford'un kariyerindeki bir diğer ikonik karakter ise Indiana Jones'dur. Steven Spielberg'in yönettiği "Raiders of the Lost Ark" (Kayıp Hazine Avcıları) filmiyle başlayan Indiana Jones serisi, dünya çapında büyük bir popülerlik kazanmıştır. Arkeolog ve maceraperest olan Indiana Jones karakteri, Ford'un olağanüstü performansıyla hayat bulmuş ve sinema tarihinde unutulmaz bir ikon haline gelmiştir. Ford, Indiana Jones'u "Raiders of the Lost Ark" (1981), "Indiana Jones and the Temple of Doom" (1984), "Indiana Jones and the Last Crusade" (1989) ve "Indiana Jones and the Kingdom of the Crystal Skull" (2008) filmlerinde canlandırmıştır.

Harrison Ford, kariyeri boyunca birçok başarılı filmde yer almıştır. "Blade Runner" (1982), "Witness" (1985), "The Fugitive" (1993), "Air Force One" (1997) ve "42" (2013) gibi filmlerdeki performansları da övgüyle karşılanmıştır. Ford'un yetenekleri ve çok yönlülüğü, drama, aksiyon ve macera türündeki filmlerde de kendini kanıtlamıştır.


Yaşamın İçinden Maceralar


Harrison Ford, sinema dünyasında büyük bir başarı elde etmesinin yanı sıra, gerçek hayatta da maceraperest bir kişiliğe sahiptir. Pilot lisansına sahip olan Ford, özel bir koleksiyonu olan uçaklarıyla aktif bir şekilde uçmaktadır. 1999 yılında uçak kazası geçirmiş ve ciddi yaralanmış olsa da, bu deneyim onun uçmaya olan tutkusunu azaltmamıştır.

Ayrıca Ford, çevre konularına olan ilgisiyle de tanınır. Günümüzde, çevre koruma çalışmalarına aktif olarak katılan ve çeşitli doğa koruma kuruluşlarında görev alan bir aktivisttir. Ford, çevre bilincini artırmak ve doğal yaşam alanlarını korumak için birçok projeye destek vermektedir.

Harrison Ford, uzun ve başarılı kariyeri boyunca unutulmaz karakterler canlandırmış ve sinema dünyasında iz bırakmış bir oyuncudur. Tutkulu bir performans sergilemesi, maceracı ruhu ve seyirciyle kurduğu bağ ile izleyicilerin gönlünde taht kurmayı başarmıştır. Oyunculuğuyla ve kişiliğiyle sinema tarihinde özel bir yere sahip olan Harrison Ford, hâlâ aktif bir şekilde projelerde yer alarak sinemaseverlere keyifli deneyimler sunmaktadır.


Kaynak ve İngilizce Aslı — 8 Things You Might Not Know About Harrison Ford (mentalfloss.com)



Türk Budizmi nedir? Uygurların Budist olma süreci

Hiç yorum yok

24 Ocak 2019

Buda, M.Ö.567 yılında Nepal’de doğmuştur ve asıl adı Siddharta Gautama'dır. Babası Shakya kabilesinin kralıdır. Gençliğinde aşırı sessiz ve düşünceli olan Buda, 29 yaşında evini terk eder. Bunun sebebi acının sırrı ve tedavisini bulmaktır. 7 yıl dolaşmanın ardından Badha Gaya adlı yerde aydınlanmaya ulaşır. Bu olarak anılmasının sebebi de bu kelimenin "gerçeğe ulaşan" anlamına gelmesidir.

Buda’nı öğretisi acı ve kötümserlik ile başlar. Bu kötümserliğin ortadan kaldırılması ile son bulur. Hayatın amacı nirvana'ya ulaşarak bu acının ortadan kaldırılmasıdır. Buda’nın düşüncesi kesin prensiplere dayanmaz ancak “Noble Truths” adlı dört kutsal gerçeğe ve sekiz dilimli yola dayanır. Dört gerçek sırayla; hayat ızdıraptır, ızdırabın bir sebebi vardır, ızdırabın ortadan kaldırılması mümkündür ve ızdırabın ortadan kaldırılma yolu mevcuttur şeklindedir. Sekiz dilimli yolda sırayla; doğru görüş, doğru niyet, doğru söz, doğru davranış, doğru geçim, doğru çaba, doğru düşünce ve son olarak doğru konsantrasyon’dur. Buda bu sekiz dilimli yolu “orta yol” olarak ifade etmiştir. Ona göre aydınlanma yaşamasına sebep olan bu yoldur ve kendisini takip edenlerinde bu aydınlanmayı yaşayacağını söylemiştir. Ayrıca Buda, yaşadığı dönemde var olan aşırı çileci veya hazcı ahlak ilkelerine, ezeli-ebedi dünya görüşlere ve mevcut durumdaki kast sistemine tepki göstermiştir.

Kendi kendinizin ışığı olunuz, kendi kendinizin sığınağı olunuz, kendinizi harici sığınağa götürmeyiniz. Bir ışık olarak gerçeğe çabukça sarılınız, gerçeğin sığınağı olarak çabukça sarılınız ve kendi kurtuluşunuzu kendiniz gerçekleştirirsiniz. - Buda'nın öğrencilerine son sözü

Türkler Budizmi Burkancılık yani Burkan dini, bu dinin temelini oluşturan Gautama Buda’yı ise Burkan olarak isimlendirmiştir. Budizm inancının izlerine Hun ve Göktürk devirlerinde rastlamak mümkündür ancak kesin olarak bu dini benimseyen ilk Türk devleti Uygurlar’dır. Uygurlar bu din ile VII. yüzyılda tanışmıştır ama Uygurlar’dan önce, Göktürk kağanlarının ilişkisine bakmamız gerekir. Göktürk Kağanlığının kurucusu Bumin Kağan’ın ikinci oğlu Muhan, Buda tapınağına ait bir yazıtta Budist olarak kayda geçmiştir. Ancak bunun doğruluğunu kanıtlamak mümkün değildir. Mukan’dan sonra Göktürk’lerin yönetimine To-po Kağan geçmiştir. To-po zamanında Budizm ile olan ilişkiler daha çok artmıştır. Ts’i hanedanı Göktürklere bir keşiş gönderir. Hui-lin adlı keşiş To-po’nun yanına gelerek Budacılığı kabul etmesini söyler. Hui-lin’in bu girişimi sonuçsuz kalır. Ancak buna rağmen To-po Kağan, Ts'i hükümdarına hediye göndererek Budizme ait birkaç metin göndermesini ister. Sonuç olarak Nirvana-sutra Türkçe’ye çevrilerek To-po’ya gönderilir.



Her dinde olduğu gibi Budizmin kendi içinde de farklı mezhepler mevcuttur. Budizmin en büyük iki mezhebi Hinayana ve Mahayana’dır. Hinayana mezhebinde Buda ilahi bir güç, bir tanrı olarak kabul edilir. Ancak tek tanrı olarak kabul edilmez. Sayısız tanrıları mevcuttur. Bu karşında Mahayana mezhebinde tanrı kavramı mevcut değildir. Japon tarihçi Liao Ti, Uygurların büyük bir bölümünün Mahayana mezhebine mensup olduğunu belirtir. Uygur devlet dininin Maniheizm olması ve ülke ileri gelenlerinin de Maniheizmden taraf olmaları sebebiyle Budizm etkisini yitirmeye başlar. Uygurlar için Budizmin tamamen yok olmama sebebi Kırgızlar tarafından bozguna uğratılmalarıdır. 840 yılında Kırgızlar tarafından devlet ortadan kaldırılınca nüfusun bir kısmı Çin’in Hoça bölgesine göçer ve bölgenin neredeyse tamamı Budist olduğu için bu dine yeniden adapte olurlar. Sonuç olarak Uygurlar XVI. yüzyılda bölgenin İslamlaşmasına kadar Budist olarak yaşamlarına devam etmiştir. Yaptıkları çevirilerle önemli bir Budist edebiyatı meydana getiren Uygurlar, bu çevirileri yeni kelimeler üreterek, karşılığı olmayan soyut kavramlara karşılık bularak özen içinde gerçekleştirmiştir.

- Abdulkadir Öcal, Eylül 2018 (benabdulkadirocal@gmail.com)



Yararlanılan kaynaklar
  • Walter Ruben, Eski Metinlere Göre Budizm (Budacılığın Diyalektik Yorumu), 3. Baskı, Okyanus Yayıncılık, İstanbul 2000, s. 13-14
  • Nur Ahmet Kurban, “Uygur Türkleri̇ni̇n Di̇nî Kültürü Ve İslâm Medeni̇yeti̇’ne Katkilari”, The Journal Of Academic Social Science Studies, 63, 2017, https://www.jasstudies.com/DergiTamDetay.aspx?ID=7412 (27.09.2018), s. 269
  • A.Ranjan MOHAPATRA, Budizm, Çeviren: Yrd.Doç.Dr. Hidayet ISIK
  • Karataş, H . (2013). Sakyamuni Buda'nın Tarihsel Kişiliği Ve Öğretisinin Yeni Bir Din Haline Geliş Süreci. Dini Araştırmalar, 16 (42 (17-06-2013)), 129-142. Retrieved from http://dergipark.gov.tr/da/issue/4479/61741, s.133
    Abdulkadir Öcal's books on Goodreads
    Türk Mitoloji ve Destanlarında Tanrılar Türk Mitoloji ve Destanlarında Tanrılar
    ratings: 1 (avg rating 5.00)

    Elektronik Spor ve Elektronik Sporcu Olmak

    Hiç yorum yok

    14 Şubat 2016

    E-Spor'un Yükselişi



    Eskiden ebeveynler çocuklarının sokakta veya sahada futbol oynamalarına kızardı, hele çocukları buna olduğundan fazla vakit ayırıp okul gibi şeyleri ihmal ediyorsa, fakat şuan oğlu futbolcu olsun diye uğraşan ebeveynler bile var, E-Spor'da bu yolda yükselen bir dal artık. Bir spor.
    Bazı spor dallarından bile daha büyük paralar dönen E-Spor dalının diğer spor dallarının aksine daha büyük bir kitle tarafından uygulanabilir oluşu, tarafların birbiriyle yersiz atışmaları barındırmaması ve tamamen eğlence üzerine kurulu olup aynı zamanda yeni bir geçim kaynağı olması E-Spor'u bazı diğer spor dallarından daha avantajlı ve iyi kılıyor.



    Sponsorluklar, Başarılar, Para



    Çoğu spor dalında olduğu gibi E-Spor'da da takımlar var, haliyle takım kurucuları, oyuna göre koçlar ve tabi ki en büyük yükü sırtında tutan oyuncular, E-spor takımlarına yapılan sponsorluklar, özellikle de tanındık büyük firmalardan, E-Sporun gelişmesi adına ve dikkat çekmesi adına çok büyük bir katkı, ortalıkta başarıdan başarıya koşup, aldıkları parayı sonuna kadar hak eden oyunculara yapılan teklifler ise dudak uçuklatacak cinsten rakamlar içeriyor.


    Dökülen Ter



    Ee haliyle her spor dalının bir zorluğu var, her ne kadar ''oturduğu yerden'' ''oyun oynayarak'' para kazanıyor denilse de günde 12 saati aşabilen antrenman saatleri, yapılan taktikler, gelen eleştirilere katlanmak, kısacası E-Spor bazen Futboldan daha zor olabiliyor, zira futbolda bir takımdan atılmak zor iken (ki atıldıktan sonra şansınız hala devam eder) E-sporculukta bu işler anında gelişebiliyor, özellikle bu iş için okulunu bırakan insanlar var.
    Kısacası E-Sporcu olmak herkesin hayali, fakat her güzel şeyin arkasında onu güzel yapan zorluklar vardır. Çok çalışmalı, sabretmeli, birazcıkta şanslı olmalısınız, zira henüz tam olarak gelişememiş bu dalda takımların sizi keşfetmesi zor olabilir.


    -Doğuş Gül (Esporgazm)

    Espor Özel: Naru'nun Geleceği

    Hiç yorum yok

    23 Aralık 2015

    Artık forumlardaki konuların içeriği, gruplarda yapılan paylaşımlar ve sayfaya atılan mesajlara baktığımız zaman herkes Naru'nun hangi takımda oynayacağını merak ediyor. Elimizdeki bilgileri ve gerçeğe en yakın senaryoyu sizinle paylaşmadan önce isterseniz forum ve gruplarda dolaşan teorileri tek tek inceleyelim.



    İlk ve forumlarda en çok gezen senaryo Naru'nun BJK/Aces takımına transfer olacağı yönünde. Bu senaryo Lethilion'un Riot tarafından 1 yıl men yemesi ile başladı. Olayı bilmeyenler için özetlemek gerekirsek Lethilion ile Hakan Baş sözleşmesi olan bir oyuncu için gizli transfer görüşmelerinde bulundu. Oyuncunun bulunduğu kulüp ise Lethilion'u şikayet etti ve banlanmasını sağladı. Yazarlar bu riskin sadece Naru için alınabileceği görüşünde. 

    Onun dışında ise son günlerde Naru'nun Thaldrin ile duo attığını görüyoruz. Naru'nun neden Thaldrin ile duo attığını düşünelim. Öncellikle çok değil, 2-3 maç falan atmışlar. Naru'nun şuan Ustalık aşamasında ve liglerin sıfırlanmasına da az kaldı. Sezonu iyi kapatmak için iki oyuncunun birlikte duo atması gayet normal.
    Ayrıca Naru'nun Free Agent olmadığını hatırlatalım. Dark Passage ile bitmemiş bir sözleşmesi var. Aces/BJK yabancı kontejyanları boş iken Naru yerine Naru' yu saf dışı bırakacak bir oyuncu almaları daha mantıklı olur. Ayrıca takımın yeni ortağı gözüyle bakılan Hakan Baş'ı tüm Aces/BJK oyuncularının takip ettiğini bilin. Hakan Baş, orta koridor'a geçen Fab'ı tercih edebilir.

    Eğer Huma'da EUCS'e çıkamazsa HolyPhoenix'ide Aces/BJK'de görebiliriz. Elimizdeki bir diğer bilgi ise Auspexa Dark Passage için şuan sadece Destek bölümüne oyuncu aradıklarını söyledi. Yani Naru'nun yerini doldurulması hakkında hiçbir şey yok. Zaten GameX'de sorduğumuzda da sadece Destek arıyoruz demişti.
    Yani kısacası Dark Passage Naru'yu başka bir takıma vermek istemiyor. Naru'nun Duygusal olarak da Dark Passage'ye bağlı olduğunu biliyoruz. 2014 Worlds sonrası takım tamamen dağılır iken Crystal ve Naru bu takımı ayakta tutacaklarına dair birbirlerine söz verdiklerini de unutmayalım :) Ayrıca Naru'nun ayrılması için hiçbir nedende yok. 

    Eğer bize sorularınız var ise Facebook sayfamızdan yorum veya mesaj yolu ile iletişime geçebilirsiniz.


    -Volkan Nuri Binici
    © all rights reserved
    made with by templateszoo