Mitoloji sevenler buraya! "Türk Mitoloji ve Destanlarında Tanrılar" çıktı!
SATIN AL
Teknoloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Teknoloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Aynı ağdaki cihazlar arasında dosya paylaşımı nasıl yapılır?

Hiç yorum yok

11 Ekim 2024

Günümüzde dosyalarımızı farklı cihazlar arasında paylaşmak, hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Ancak, bu işlem genellikle güvenlik ve gizlilik endişelerini de beraberinde getiriyor. İşte LocalSend, internet bağlantısı gerektirmeden, güvenli ve hızlı bir şekilde dosya paylaşımı imkanı sunarak bu endişeleri ortadan kaldırıyor.

LocalSend Nedir?

LocalSend, dosyalarınızı yerel ağınız üzerinden paylaşmanızı sağlayan, ücretsiz ve açık kaynaklı bir uygulamadır. Bu, dosya transferlerinin herhangi bir harici sunucu veya internet bağlantısı olmadan, doğrudan cihazlar arasında gerçekleştiği anlamına gelir. LocalSend, Windows, macOS, Linux, Android ve iOS dahil olmak üzere tüm büyük platformlarda kullanılabilir, bu da onu gerçekten çapraz platform bir çözüm haline getirir.

LocalSend'in Temel Özellikleri:

  • Merkezi Olmayan Yapı: LocalSend, dosya transferleri için merkezi bir sunucu kullanmaz, bu da gizliliğinizi ve güvenliğinizi artırır.
  • Uçtan Uca Şifreleme: Tüm dosya transferleri HTTPS üzerinden ve TLS/SSL sertifikaları ile şifrelenir, bu da verilerinizin yalnızca gönderen ve alıcı tarafından görülebilmesini sağlar.
  • Çapraz Platform Uyumluluğu: LocalSend, Windows, macOS, Linux, Android, iOS ve hatta Fire OS dahil olmak üzere çok çeşitli platformları destekler, bu da onu farklı cihazlar arasında dosya paylaşmak için ideal bir çözüm haline getirir.
  • Kullanım Kolaylığı: LocalSend, kullanıcı dostu bir arayüze sahiptir ve kayıt gerektirmez. Uygulama, yakındaki cihazları otomatik olarak algılar ve dosya paylaşımını basit ve hızlı hale getirir.
  • Açık Kaynak ve Ücretsiz: LocalSend, Apache 2.0 Lisansı altında lisanslanmıştır ve tamamen ücretsizdir. Açık kaynak olması, herkesin kodu inceleyebileceği ve projeye katkıda bulunabileceği anlamına gelir.

LocalSend Nasıl Çalışır?

LocalSend, cihazların birbirleriyle iletişim kurmasını sağlayan bir REST API ve HTTPS şifrelemesi kullanır. Uygulama, cihazlar arasında güvenli bir bağlantı kurmak için her cihazda otomatik olarak bir TLS/SSL sertifikası oluşturur. Dosyalarınızı göndermek istediğiniz cihazı seçtiğinizde, LocalSend dosyaları doğrudan cihazınıza aktarır.

LocalSend'in Avantajları Nelerdir?

  • Hız: LocalSend, dosyaları doğrudan cihazlar arasında aktardığı için, bulut tabanlı hizmetlere göre daha hızlıdır.
  • Güvenlik: Uçtan uca şifreleme sayesinde dosyalarınız yalnızca sizin ve alıcının erişebileceği şekilde korunur.
  • Gizlilik: LocalSend, dosyalarınızı herhangi bir harici sunucuya yüklemediği için, verileriniz güvende kalır.
  • Kolaylık: Basit arayüzü ve otomatik cihaz keşfi sayesinde LocalSend'i kullanmak çok kolaydır.
  • Ücretsiz: LocalSend tamamen ücretsizdir ve herhangi bir abonelik veya uygulama içi satın alma gerektirmez.

Sonuç olarak LocalSend, internet bağlantısı olmadan dosya paylaşımı için güvenli, hızlı ve kullanımı kolay bir çözümdür. Çapraz platform uyumluluğu, gizlilik odaklı yaklaşımı ve açık kaynak yapısı ile LocalSend, dosya paylaşımında yeni bir standart belirliyor.

İlk Bilgisayar Virüsü Elk Cloner Nasıl Ortaya Çıktı?

Hiç yorum yok

22 Temmuz 2024

1982 yılında, bilgisayar dünyası için dönüm noktası sayılacak bir olay yaşandı. Henüz 15 yaşında bir lise öğrencisi olan Richard Skrenta, bilgisayar programlamaya olan merakıyla tarihin ilk belgelenmiş bilgisayar virüsü olan Elk Cloner'ı kodladı. Bu dönemde kişisel bilgisayarlar yeni yeni yaygınlaşıyor ve bilgisayar virüsleri neredeyse hiç bilinmiyordu. Skrenta'nın bu yaratıcı ve bir o kadar da şaşırtıcı deneyi, siber güvenlik dünyasında büyük bir etki yarattı.

Elk Cloner'ın Çalışma Prensibi

Elk Cloner, o dönemde popüler olan Apple II bilgisayarlarını hedef almıştı. Bilgilerin taşınmasında temel araç olan disketler üzerinden yayılan bu virüs, bilgisayara takılan enfekte disketi okuduğunda sistemin belleğine yerleşiyordu. Bu ilk adım, virüsün yayılması için kritik önem taşıyordu.

Sistemin belleğine yerleştikten sonra kendini göstermeden sistemin içine sızan Elk Cloner, kullanıcıların dikkatini çekmeden beklemeye başlardı. Virüsün asıl zekası ise yayılma yönteminde ortaya çıkıyordu. Her yeni takılan diskete kendini kopyalayan virüs, bu sayede hızla yayılıyordu. O dönemde kullanıcılar arasında sıkça paylaşılan disketler sayesinde virüsün yayılma alanı oldukça genişledi.

Elk Cloner'ı diğer yazılımlardan farklı kılan özelliği ise 'gösteriş' kısmıydı. Zararlı bir amaç gütmeyen virüs, 50. açılışta ekranda komik bir şiir gösteriyordu. Bu eğlenceli şiir, virüsün zararsız olduğunu ve yaratıcısının eğlenceli bir amacı olduğunu gösteriyordu.


Elk Cloner'ın Dünya Üzerinde Bıraktığı Etki

Elk Cloner, bugün zararsız görünse de bilgisayar virüsleri ve siber güvenlik dünyasında önemli bir dönüm noktasıdır. 1982 yılında ortaya çıkan bu virüs, o dönemde bilinmeyen bir tehdit olarak karşımıza çıkmıştı. Bilgisayarların kullanıcı bilgisi olmadan tehdit altında olabileceği gerçeği, herkesi şaşırtmıştı.

Elk Cloner'a verilen tepkiler ise karmaşık duygular içeriyordu. Bir yandan programcıların yaratıcılığı ve ortaya çıkardıkları sonuçlar hayranlık uyandırırken, diğer yandan da veri güvenliği konusunda endişeler ortaya çıktı. Bu durum, siber güvenlik konusundaki tartışmaları başlattı.

Ayrıca Elk Cloner, gelecekteki siber güvenlik adımlarına da ışık tuttu. Virüsün ortaya çıkmasıyla birlikte antivirüs yazılımları geliştirildi ve sistem açıklıkları üzerine düşünülmeye başlandı. Bugün kullandığımız güvenlik önlemlerinin temelleri, Elk Cloner sayesinde atıldı.


Modern Siber Güvenlik Üzerine Düşünceler

Elk Cloner'ın ortaya çıktığı 1982 yılından bu yana bilgisayar virüsleri büyük evrim geçirdi. Başlarda zararsız görünen bu tehditler, bugünlerde çok daha karmaşık hale geldi. Ransomware, casus yazılım ve gelişmiş kalıcı tehditler gibi kavramlar, siber güvenlik dünyasının kabusu haline geldi.

Bu tehditlere karşı geliştirilen önlemler de aynı hızla gelişti. Eskiden basitçe tehditleri tespit eden antivirüs yazılımları yerini yapay zeka ve makine öğrenimi destekli sistemlere bıraktı. Güvenlik duvarları, saldırı tespit sistemleri ve uç nokta güvenlik çözümleri artık olmazsa olmazlar arasında yer alıyor.

Elk Cloner'ın mirası, siber güvenliğin önemini hatırlatmaya devam ediyor. Gelişen tehditlere karşı sürekli uyanık olmak ve yenilikçi çözümler üretmek zorundayız. Elk Cloner'ın ortaya çıkışı, siber suçlularla olan savaşın başlangıcı olarak kabul edilebilir. Bu savaşta galip gelebilmek için güçlü siber güvenlik önlemleri almak şarttır.


Sonuç olarak Elk Cloner, basit bir şaka olarak ortaya çıkmış olsa da, bilgisayar dünyasının geleceğini şekillendiren önemli bir adım olmuştur. Bu zararsız görünen virüs, siber güvenlik bilincinin oluşmasında büyük rol oynamıştır. Bugün karşılaştığımız karmaşık siber tehditlere karşı mücadele ederken, Elk Cloner'ın bize verdiği dersleri unutmamak gerekiyor. Geçmişten ders çıkararak geleceğe daha güvenli bir dijital dünya inşa etmek için çalışmaya devam etmeliyiz.

Google Deepmind, AlphaFold 3'ün ücretsiz web sürümünü yayınladı

Hiç yorum yok

08 Mayıs 2024

Google DeepMind, proteinlerin şeklini ve davranışlarını tahmin eden dönüştürücü makine öğrenimi modeli AlphaFold’un yeni bir versiyonunu tanıttı. AlphaFold 3, sadece daha doğru olmakla kalmayıp, diğer biyomoleküllerle etkileşimleri de tahmin edebiliyor, bu da onu çok daha yönlü bir araştırma aracı haline getiriyor. Şirket, modelin sınırlı bir versiyonunu çevrimiçi olarak ücretsiz kullanıma sunuyor.



Proteinlerin, vücudumuzda neredeyse sonsuz çeşitlilikte görevler üstlenen moleküler düzeyde anlaşılması, hemen hemen tüm biyoloji için temeldir. Son yıllarda, AlphaFold ve RoseTTaFold gibi hesaplamalı modelleme teknikleri, pahalı laboratuvar tabanlı yöntemlerin yerini alarak binlerce araştırmacının çalışmalarını hızlandırdı.

AlphaFold'un Yenilikleri


AlphaFold 3, birden fazla molekülün aynı anda simüle edilmesine izin veriyor - örneğin, bir DNA zinciri, bazı DNA bağlayıcı moleküller ve belki de işleri renklendirmek için birkaç iyon. İşte belirli bir kombinasyon için elde edilen sonuç; DNA şeritleri ortadan yukarı doğru gidiyor, proteinler yan tarafta birikmiş durumda ve sanırım bunlar ortada küçük yumurtalar gibi yerleşmiş iyonlar.

Google DeepMind, ticari olmayan kullanım için modeli ücretsiz olarak kullanıma sunan AlphaFold Sunucusu adlı tamamen barındırılan bir web uygulaması sunuyor. Kullanımı ücretsiz ve oldukça kolay - ben de bunu, açıklarken başka bir pencerede yaptım (yukarıdaki resmi nasıl aldığım budur). Sadece bir Google hesabınıza ihtiyacınız var ve ardından istediğiniz kadar sıra ve kategoriyi besleyip gönderebilirsiniz; birkaç dakika içinde işiniz tamamlanmalı ve modelin o pozisyondaki konformasyon konusundaki güvenini temsil etmek için renklendirilmiş canlı bir 3D molekül alacaksınız.

Dünyanın en büyük karbon yakalama tesisi İzlanda'da açıldı

Hiç yorum yok
İklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir adım olarak İzlanda’da dünyanın en büyük doğrudan hava yakalama (DAC) tesisi faaliyete geçti. İsviçreli şirket Climeworks tarafından geliştirilen ve “Mammoth” adı verile bu cihaz, havayı emerek içindeki karbonu kimyasallar aracılığıyla ayırıyor ve daha sonra karbon, yer altına enjekte edilerek, yeniden kullanılabilir hale getiriliyor ya da katı ürünlere dönüştürülüyor.



Karbon Yakalama Teknolojisi Nedir?


Karbon yakalama teknolojisi, fosil yakıtların yakılması sonucu atmosfere salınan karbondioksiti azaltmak için tasarlanmıştır. Ancak bu teknoloji, ölçeklenebilirliği ve enerji tüketimi konusunda tartışmalıdır. Bazı çevre savunucuları, bu tür teknolojilerin fosil yakıtların kesilmesine yönelik politikalardan dikkati dağıtabileceğinden endişe ediyorlar.

Mammoth’un Özellikleri


Mammoth, modüler bir tasarıma sahip olup, 72 “toplayıcı konteyner” ile donatılmıştır ve tam kapasitede yılda 36,000 ton karbon yakalayabilecek kapasiteye sahiptir. Bu, yılda yaklaşık 7,800 benzinli aracın yoldan çekilmesine eşdeğerdir.

Climeworks, 2030 yılına kadar yılda 1 milyon ton, 2050 yılına kadar ise 1 milyar ton karbon yakalama hedefi koyduğunu belirtiyor. Şirketin Kenya ve Amerika Birleşik Devletleri’nde potansiyel DAC tesisleri kurma planları da bulunuyor.

Sonuç olarak, Mammoth tesisi, iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir adım olsa da, uluslararası enerji ajansının belirttiğine göre, küresel iklim hedeflerine ulaşmak için gereken yıllık 70 milyon ton karbon yakalama kapasitesine kıyasla hala çok küçük bir kısmını oluşturuyor. 

Hangi Yaş Grupları Ne Sıklıkla Sosyal Medya Kullanıyor?

Hiç yorum yok

12 Ocak 2023

Günümüzde sosyal medya kullanımı, her yaş grubunda yaygınlaşmıştır. Ancak, hangi yaş grupları ne kadar sıklıkla sosyal medya kullanıyor ve hangi platformları daha sık tercih ediyorlar? Bu yazıda, sosyal medya kullanımının hangi yaş grupları tarafından ne şekilde yapıldığı incelenecek.


 Sosyal medya platformları, genellikle liseden sonra yaş grupları tarafından daha sık kullanılmaya başlanır. Ancak, son yıllar içerisinde hızlı bir şekilde yaygınlaşan sosyal medya, artık okul öncesi dönemden itibaren bile kullanılmaya başlanmıştır. Özellikle, Instagram ve TikTok gibi platformlar, genç yaş grupları tarafından daha sık kullanılmaktadır. Bu platformlarda, gençler arkadaşlarıyla iletişim kurmak ve paylaştıkları içeriklerle bireysel markalarını oluşturmak için kullanırlar.

Facebook ise, daha yaşlı yaş grupları tarafından daha sık kullanılmaktadır. Özellikle, 35-44 ve 45-54 yaş arası gruplar Facebook'u daha sık tercih etmektedir. Bu platformda, kullanıcılar genellikle arkadaş ve aileleriyle iletişim kurmak ve haberleri takip etmek için kullanırlar.

Twitter ise, genel olarak daha yaşlı yaş grupları tarafından daha sık kullanılmaktadır. Özellikle, 45-54 ve 55-64 yaş arası gruplar Twitter'ı daha sık tercih etmektedir. Bu platformda, kullanıcılar genellikle haberleri takip etmek ve ünlülerle iletişim kurmak için kullanırlar.

Sonuç olarak, sosyal medya platformlarının kullanımı yaşa göre değişiklik göstermektedir. Genç yaş grupları, genellikle Instagram ve TikTok gibi platformları daha sık tercih etmektedir. Daha yaşlı yaş grupları ise, Facebook, Twitter gibi platformları daha sık kullanmaktadır. Bu nedenle, sosyal medya kampanyalarının hedef kitlesi belirlenirken, kullanılmak istenen platformun hangi yaş gruplarını hedeflediği de dikkate alınmalıdır.

Sanal Gerçeklik nedir? Gelecekte hangi alanlarda kullanılabilir?

Hiç yorum yok

05 Ocak 2023

Son yılların en popüler teknolojik trendlerinden biri olan sanal gerçeklik (VR), giderek yaygınlaşmaya devam ediyor. VR teknolojisi, kullanıcıların gerçek dünyadan ayrılarak, sanal bir dünyada deneyimler yaşamasına olanak sağlar. Peki, VR teknolojisi gelecekte ne gibi değişiklikler getirecek ve hangi alanlarda kullanılmaya başlanacaktır? Bu yazıda, VR teknolojisi hakkında bilgi verilerek, gelecekte bu teknolojinin getireceği değişiklikler incelenecektir.



VR teknolojisi, bir kulaklık veya gözlük gibi cihazlar kullanılarak kullanılır. Bu cihazlar sayesinde, kullanıcılar gerçek dünyadan ayrılarak, sanal bir dünyada deneyimler yaşar.

Gelecekte, VR teknolojisi çeşitli alanlarda kullanılmaya başlanabilir:
  • Eğitim: Öğrencilerin derslerini daha etkili bir şekilde anlamalarını sağlar. Öğrenciler, sanal ortamda farklı öğrenme yöntemlerini deneyimleyebilir ve bu sayede derslerini daha kolay anlayabilirler.
  • Sağlık: Cerrahi operasyonların eğitimi için sanal ortamda pratik yapılabilir. Bu sayede, cerrahların deneyimleri artmış olur ve gerçek hayatta daha başarılı operasyonlar gerçekleştirilebilir.
  • İşletme: İşletmeler, VR teknolojisi kullanarak müşterilere daha iyi bir hizmet sunabilir. Örneğin, müşterilerin ürünleri sanal ortamda deneyimlemesine olanak sağlayabilir ve bu sayede müşterilerin satın alma kararını etkileyebilir.
  • Turizm: Gelecekte, VR teknolojisi turizm alanında da kullanılabilir. Örneğin, turistler, gezilecek yerleri önceden sanal ortamda gezebilir ve bu sayede gerçek hayatta gezilecek yerler hakkında daha iyi bir fikir edinebilirler. Ayrıca, turistler, sanal ortamda farklı ülkeleri ve şehirleri gezebilir ve bu sayede gerçek hayatta gitmek istedikleri yerleri belirleyebilirler.
Sonuç olarak, VR teknolojisi, gelecekte çeşitli alanlarda kullanılmaya başlanabilir. Ancak, bu teknoloji henüz tam anlamıyla yaygınlaşmamıştır ve gelecekte nasıl bir yol izleyeceği konusunda henüz net bir görüş yoktur. Bu nedenle, VR teknolojisinin gelecekte hangi alanlarda kullanılmaya başlanacağı konusunda şüpheler de bulunmaktadır. Önümüzdeki dönemlerde bu teknolojinin yaygınlaşması ve kullanımının artması ile birlikte, bu konu hakkında daha net bir görüşe ulaşılabilir.

Blockchain nedir? Ödeme sistemlerinin geleceğini değiştirecek mi?

Hiç yorum yok

27 Aralık 2022

Son yılların en popüler teknolojik trendlerinden biri olan blockchain, birçok alanda kullanılmaya başlandı. Özellikle, finans sektöründe kullanımı artmaya devam ediyor. Peki, blockchain nedir ve gelecekte ödeme sistemlerine nasıl yön verecek?



Blockchain teknolojisi, güvenlik ve gizliliği ön planda tutan bir teknolojidir. Bu nedenle, finans sektöründe de ilgi görmektedir. Ödeme sistemlerinde, kredi kartı bilgilerinin çalınması veya yanlışlıkla ödeme yapılması gibi sorunlar yaşanabilir. Ancak, blockchain teknolojisi kullanılarak yapılan ödemelerde bu gibi sorunların önüne geçilebilir. Ödemeler, blockchain tabanlı bir sistem üzerinden yapılır ve bu sayede ödemelerin güvenliği artmış olur.

Gelecekte, blockchain teknolojisi ödeme sistemlerine yön verebilir. Ödemelerin hızı ve güvenliği açısından avantaj sağlayacak olan bu teknoloji, zaman içinde daha fazla kullanılmaya başlanabilir. Ancak, blockchain teknolojisi henüz tam anlamıyla yaygınlaşmamıştır ve gelecekte nasıl bir yol izleyeceği konusunda henüz net bir görüş yoktur. Bu nedenle, blockchain teknolojisinin gelecekte ödeme sistemlerine nasıl yön vereceği konusunda şüpheler de bulunmaktadır.

Sonuç olarak, blockchain teknolojisi, güvenlik ve gizliliği ön planda tutan bir teknolojidir. Ödeme sistemlerinde kullanılması, ödemelerin güvenliğini artırırken, hızını da arttırabilir. Ancak, bu teknoloji henüz tam anlamıyla yaygınlaşmamış ve gelecekte nasıl bir yol izleyeceği konusunda net bir görüş bulunmamaktadır. Bu nedenle, blockchain teknolojisinin gelecekte ödeme sistemlerine nasıl yön vereceği konusunda şüpheler de bulunmaktadır. Önümüzdeki dönemlerde bu teknolojinin yaygınlaşması ve kullanımının artması ile birlikte, bu konu hakkında daha net bir görüşe ulaşılabilir.

Google Haritalar artık temiz hava bulmanızı sağlayacak

Hiç yorum yok

17 Haziran 2022

Google Haritalar, PurpleAir'in sensör ağından hiper yerel veriler toplayarak şehrinizdeki veya diğer bölgelerdeki Hava Kalitesi Endeksi (AQI) hakkında sizi bilgilendirecek.



Google Haritalar, gerçek zamanlı trafik güncellemeleri ve yol tarifleriyle bir şehirde veya ülkede gezinmek için yararlı bir araçtır. Hatta bize belirli bir bölgedeki mevcut toplu taşıma araçlarını gösterir. Artık teknoloji devi Google, Haritalar'a faydalı bir özellik daha ekledi. Şirket şimdi Google Haritalar'ı yeni hava kalitesi indeksi (AQI) özelliğiyle entegre etti. Bu yeni ekleme, kullanıcılara mevcut şehirlerindeki havanın kalitesini göstermek için kullanışlıdır.

Google Haritalar, kullanıcıların yalnızca dışarıdaki hava kalitesi iyi olduğunda bir sonraki yürüyüşlerini veya bisiklete binmelerini planlamalarını kolaylaştırmak için hem iOS hem de Android'de kullanılabilir. Şehirdeki dumandan veya dumandan kaçmanıza yardımcı olacak bu AQI özelliği, genel olarak hava kalitesini görüntülemek için ABD'deki EPA gibi yetkili kurumlardan veri toplar.

Havanın ne kadar sağlıklı olduğunu göstermek için ABD'deki EPA (Çevre Koruma Ajansı) gibi kurumlardan toplanan hükümet verilerini kullanarak doğrudan harita üzerinde bir Hava Kalitesi İndeksi (AQI) görüntüler.

Haritalar, bir bölgedeki mevcut koşulların hiper yerel bir görünümünü sağlayan düşük maliyetli bir sensör ağı olan PurpleAir'den hava kalitesi hakkında bile bilgi alır.

Kaynak ve İngilizce Aslı — https://www.planetcustodian.com/google-maps-will-find-fresh-air/26415/

Bulut Oyun (Cloud Gaming) hakkında bilmeniz gerekenler

Hiç yorum yok

17 Ocak 2022

Bulut oyunları 2000'lerin sonlarından beri var, ancak teknoloji ve internet hızları, dönemin şartları için uygun değildi. Fin teknoloji şirketi G-Cluster, bu yıllarda kullanıcılara stüdyonun kendi sunucularında çalıştırılan oyunlar sundu.

İlk büyük bulut oyun hizmeti, Haziran 2010'da başlatılan OnLive'dı. Google Stadia'nın şimdi yaptığı gibi, küçük bir oyun akışı “mikro” konsolu ve özel bir denetleyici kullanıyordu. Bu konsept, korsan ve hile kullanımını kolay ve göze batmayan bir şekilde çözdüğü için  oldukça beğenildi. Birçok büyük piyasa oyuncusunun desteğine rağmen, 2010'da piyasaya sürülen OnLive özellikle başarılı değildi - birçok kişi hizmetin para kazanma modelinden, yani abonelik sisteminden çekiniyordu.

OnLive, orijinal Borderlands ve Darksiders dahil olmak üzere o sırada konsollar için mevcut olan oyunlar sundu. Bu oyunlar, teknoloji henüz emekleme aşamasında olmasına ve belirli oyunlarda gecikme sorunlarına yol açmasına rağmen, geleneksel sistemlere benzer görsel kalitede çalıştı. Ancak, şirket içi sorunlar şirkette bir kaymaya neden oldu ve bu da nihai olarak kapanmasına ve varlıklarının Sony'ye satılmasına yol açtı.


Aynı zamanda oyun geliştiricisi David Perry (Earthworm Jim, MDK) Gaikai'yi tanıttı, ancak tamamen farklı iki modeli vardı. Gaikai, başlangıçta yalnızca oyunların demo sürümlerini çalıştıran bir reklam aracı olarak tasarlandı. OnLive'dan farklı olarak, Gaikai piyasa oyuncularından çok daha fazla destek aldı. Bunun bir sonucu olarak da Sony tarafından satın alındı ​​ve şirketin kendi bulut hizmeti PlayStation Now'ın temeli oldu.

Sony, 2012'de Gaikai'yi aldı ve PlayStation Network'e dahil etti. Bu teknoloji, PlayStation konsol sahiplerinin, yüklü oyunlarını herhangi bir ağda PlayStation Vita gibi diğer cihazlara aktarmalarına olanak tanır. Satın alma aynı zamanda bir konsol üreticisinden temin edilebilen ilk oyun akışı hizmeti olan PlayStation Now'ı da tanıttı. 


Bulut oyunlarını geride tutan en büyük sorun altyapıdır. OnLive ve Gaikai gibi önceki girişimler, bugün bant genişliğine ve hizmet kapsamına sahip olmadıkları için dayanamadı. Microsoft, Google ve Amazon'dan gelen bulut ağları, küresel erişimi mümkün kılarak farklı bulut oyun platformlarının farklı bölgelere hızla dağıtılmasına ve genişlemesine izin verdi.

Teknik açıklamanın dışında, bulut oyunları çalıştığı için artık popüler hale geliyor. Bulut oyunlarının öncüleri hala büyüyen teknolojiyle çalışıyordu ve meraklılar satın almış olsa da OnLive ve Gaikai gibi hizmetler ana akıma girebilecek performansa veya erişime sahip değildi.

Artık bulut oyunları, daha düşük gecikme süresi, daha yüksek kare hızları ve daha uygun bir kurulum süreci sağlayan dünyanın en büyük teknoloji şirketlerinden bazılarının finansal desteğine sahiptir. Stadia ve GeForce Now gibi hizmetler, temel performansı düşürerek bulut oyunlarının daha pratik avantajlarını kullanmalarına olanak tanır.

Kaynak ve İngilizce Aslı — https://www.digitaltrends.com/gaming/what-is-cloud-gaming-explained/https://www.popmech.ru/technologies/768863-oblachnyy-geyming-pochemu-za-nim-budushchee/

YouTube, Yorumlar İçin Çeviri Özelliği Ekledi

Hiç yorum yok

15 Eylül 2021

YouTube, yorumları 100'den fazla dile çevirme özelliğini kullanıma sunuyor. Bu özellik şu anda mobil kullanıcılar için kullanıma sunuluyor ve kullanıcıların YouTube mobil uygulamasında anında çeviri yaparak diğer dillerdeki yorumları okumalarını sağlıyor. YouTube uygulamasında artık her yorumun hemen altında, yalnızca o yorumdaki metnin çevrilmesini sağlayan bir çevir düğmesi var. Kullanıcılar, çevrilmiş metin ile bölgesel bir dilde yayınlanan orijinal yorum arasında kolayca geçiş yapabiliyor.



Şirket, YouTube mobil kullanıcıları için yeni "çeviri düğmesinin" kullanıma sunulduğunu Twitter'dan duyurdu. Hem Android hem de iOS için YouTube uygulamasında mevcut olan bu özellik yorumların hemen altında bulunacak. Örneğin, farklı bir dilde bir videonun altına gönderilen yorumlar, ana diliniz İngilizce olarak ayarlanmışsa metnin hemen altında "İngilizce'ye Çevir" şeklinde karşımıza çıkacak. 

Kaynak ve İngilizce Aslı — https://gadgets.ndtv.com/apps/news/youtube-mobile-app-comments-new-instant-translate-feature-rollout-over-100-languages-2541753

En İyi 10 ÜCRETSİZ DDoS Saldırı Aracı

Hiç yorum yok
DoS (Hizmet Reddi), bir kullanıcının web sitesi, ağ, e-posta gibi bir kaynağa erişimini reddetmek için kullanılan saldırıdır. Dağıtılmış Hizmet Reddi (DDoS), birkaç kişi tarafından gerçekleştirilen bir DoS saldırısı türüdür. Saldırı sonucu bilgisayar ağını veri paketleri ile doldurur. Hedef sunucuya karşı dağıtılmış bir hizmet reddi saldırısı oluşturabilen çok sayıda DDoS saldırı aracı vardır. 



Aşağıda, popüler özellikleri ve web sitesi bağlantılarıyla birlikte özenle seçilmiş bir DDoS Saldırı Araçları listesi bulunmaktadır. Bu liste hem açık kaynak (ücretsiz) hem de ticari (ücretli) araçları içerir.

UYARI: Paylaşım sadece bilgilendirme amaçlıdır. Bu araçların kullanımından ileri gelen doğrudan veya dolaylı zararlardan internet sitemizin hiçbir sorumluluğu bulunmamaktadır. 


1) DDoS Attack


DDoS Attack, Dağıtılmış Hizmet Reddi saldırısı gerçekleştirmek için kullanılabilecek bir araçtır. Bu uygulama, DDoS etkinliklerini bulmak ve tespit etmek için çok sayıda kaynaktan gelen olay günlüğünü izleyebilir.


Özellikleri:


  • Bu uygulama, kontrol sunucuları ve komutları ile iletişimi algılayabilir.
  • Gerçek zamanlı olarak yanıt verir.
  • Belirli zaman dilimlerini, IP'leri veya parametreleri kolayca filtreleyebilirsiniz.
  • Araç, komut ve kontrol sunucusu arasındaki kötü amaçlı etkinliği tespit etmenize yardımcı olur.


2) LOIC (Low Orbit Ion Cannon)


LOIC (Low Orbit ION cannon), DDoS saldırısı için kullanılan açık kaynaklı yazılımdır. Bu ddos ​​aracı C# ile yazılmıştır, sunucuya HTTP, TCP ve UDP istekleri gönderir.

Özellikleri:


  • LOIC, ağın performansını test etmenize yardımcı olan ücretsiz ddos ​​saldırı araçlarından biridir.
  • Kontrol ettikleri herhangi bir siteye karşı çevrimiçi olarak bir DDoS saldırısı oluşturmanıza olanak tanır.
  • LOIC, proxy sunucusu çalışmıyor olsa bile IP adresini gizlemez.
  • Sistemin kararlılığını doğrulamak için stres testi yapmanıza yardımcı olur.
  • Bu ddos ​​yazılımı, bilgisayar ağına saldırmak için bilgisayar korsanları tarafından kullanılabilecek ddos ​​programlarını tanımlamak için kullanılabilir.


3) PRTG


PRTG ağ izleme yazılımı, gelişmiş altyapı yönetimi özellikleriyle bilinir. Araç, SNMP, WMI, Sniffing, REST APIS, SQL ve diğerleri gibi teknolojileri kullanarak BT altyapısını izler.


Özellikleri:


  • PRTG, tanımlanmış IP aralıklarına ping göndererek ağ segmentlerini tarayabilir
  • İstenilen tasarımda güncel izleme verileriyle web sayfaları oluşturmanıza yardımcı olur
  • Kolay ve esnek uyarı
  • Çoklu Kullanıcı Arayüzü
  • Ağınızda uyarılar veya olağandışı ölçümler gördüğünde sizi uyarır.


4) HOIC (High Orbit Ion Cannon)


High Orbit Ion Cannon, ücretsiz bir hizmet reddi saldırı aracıdır. Aynı anda birden fazla URL'ye saldırmak için tasarlanmıştır. Bu ddos ​​aracı, HTTP (Köprü Metni Aktarım Protokolü) kullanarak DDoS saldırılarını başlatmanıza yardımcı olur.

Özellikleri:


  • Aynı anda 256'ya kadar ddos ​​web sitesine saldırabilirsiniz.
  • Çıktıyı ölçmenize yardımcı olan bir sayacı vardır.
  • Bu DDoS makinesi gerektirmeyen araç, Linux veya Mac OS'ye taşınabilir.
  • Mevcut saldırıdaki iş parçacığı sayısını seçebilirsiniz.
  • HOIC, saldırıları düşük, orta ve yüksek ayarlarla kontrol etmenizi sağlar.

Bağlantı: https://sourceforge.net/projects/highorbitioncannon/


5) HTTP Unbearable Load King (HULK)


HTTP Unbearable Load King (HULK), bir web sunucusu DDoS aracıdır. Bir web sunucusunda trafik hacmi oluşturmak için özel olarak kullanılan ücretsiz ddos ​​saldırı araçlarından biridir.

Özellikleri:


  • Önbellek sunucusunu atlayabilir.
  • Bu araç, benzersiz ağ trafiği oluşturmanıza yardımcı olur.
  • HTTP Dayanılmaz Yük Kralı (HULK) araştırma amacıyla kolaylıkla kullanılabilir.



6) DDoSIM (DDoS Simülatörü)


DDoSIM (DDoS Simülatörü), hedef sunucuya karşı dağıtılmış bir hizmet reddi saldırısı oluşturmak için kullanılan bir araçtır. C++ ile yazılmıştır ve Linux işletim sisteminde kullanılabilir.

Özellikleri:


  • Bu ddos ​​aracı, sunucunun uygulamaya özel DDOS saldırılarını işleme kapasitesini gösterir.
  • Hedef sunucuya tam TCP bağlantıları oluşturmanızı sağlar.
  • DDoSIM, bir ağ saldırısı gerçekleştirmek için çok sayıda seçenek sunar.
  • TCP bağlantıları rastgele bir ağ bağlantı noktasına taşabilir.



7) PyLoris


PyLoris, çevrimiçi olarak Dağıtılmış Hizmet Reddi (DDoS) saldırısı gerçekleştirerek ağ güvenlik açığını test etmeye yönelik bir yazılım ürünüdür. Ddos'u çevrimiçi olarak yönetmenize ve eşzamanlı bağlantıları kötü yönetilen kontrol etmenize yardımcı olur.

Özellikleri:


  • Kullanımı kolaydır, GUI (Grafik Kullanıcı Arayüzü) sağlar.
  • Bu araç, HTTP istek başlıklarını kullanarak saldırmanızı sağlar.
  • En son kod tabanına (belirli bir yazılım sistemi oluşturmak için kullanılan kaynak kod koleksiyonu) sahiptir.
  • Python betiğini kullanarak PyLoris'i çalıştırabilirsiniz.
  • Bu araç Windows, Mac OS ve Linux'u destekler.
  • Her biri toplam 10 bağlantıya sahip 50 iş parçacığı sınırlamasına sahip gelişmiş bir seçenek sunar.



8) OWASP HTTP POST


OWASP (Open Web Application Security Project) HTTP Post yazılımı, web uygulamalarınızı ağ performansı açısından test etmenizi sağlar. Tek bir DDoS makinesinden çevrimiçi olarak hizmet reddi gerçekleştirmenize yardımcı olur.

Özellikleri:


  • Aracı başkalarıyla dağıtmanıza ve iletmenize olanak tanır.
  • Bu aracı ticari amaçlar için özgürce kullanabilirsiniz.
  • OWASP HTTP POST, sağladığı lisans kapsamında sonucu paylaşmanıza yardımcı olur.
  • Bu araç, uygulama katmanı saldırılarına karşı test yapmanızı sağlar.
  • Sunucu kapasitesine karar vermenize yardımcı olur.



9) RUDY


RUDY, R-U-Dead-Yet'in kısaltılmış halidir. DDoS saldırısını çevrimiçi olarak kolaylıkla gerçekleştirmenize yardımcı olan ücretsiz bir ​​saldır aracıdır. Web sunucusunda bulunan oturumların aç kalmasıyla bulut uygulamalarını hedefler.

Özellikleri:


  • Bu basit ve kolay bir araçtır.
  • Hedef ddos ​​web sitesine otomatik olarak göz atar ve gömülü web formlarını algılar.
  • R-U-Dead-Yet, uzun biçimli alan gönderimini kullanarak HTTP DDoS saldırısı gerçekleştirmenizi sağlar.
  • Bu araç, etkileşimli bir konsol menüsü sağlar.
  • Bu DDoS ücretsiz saldırı aracı, veri gönderimi için form alanlarını otomatik olarak tanımlar.



10) Thor's Hammer (Thor'un Çekici)


Thor's Hammer, uygulama katmanlı bir DDoS yazılım programıdır. Bu ddos ​​çevrimiçi aracını, web uygulamalarını ve bir web sunucusunu hedeflemek için kullanabilirsiniz. Web sayfalarını yüklemek için kullanılan tarayıcı tabanlı internet isteğini gerçekleştirir.

Özellikleri:

  • Markdown (düz metin biçimlendirme sözdizimi aracı) kullanarak zengin metin işaretlemesi oluşturmanıza olanak tanır.
  • Thor's Hammer, URL'yi otomatik olarak bağlantılara dönüştürür.
  • Bu uygulama, çok sayıda ağ bağlantısı oluşturarak web sunucusu kaynaklarını kullanır.
  • Projenizdeki diğer yapıtları hızlı bir şekilde bağlayabilirsiniz.
  • 1000 ila 30000 saniye boyunca HTTP POST isteklerini ve bağlantılarını tutar.



11) DAVOSET


DAVOSET, herhangi bir web sitesi işlevinin kötüye kullanılması yoluyla DDOS saldırıları gerçekleştirmeye yönelik bir yazılımdır. Bu komut satırı aracı, herhangi bir güçlük çekmeden dağıtılmış hizmet reddi saldırıları gerçekleştirmenize yardımcı olur.

Özellikleri:


  • Çerezler için destek sağlayan ddos ​​araçlarından biridir.
  • Ücretsiz yazılım için bu DDoS saldırısı, bir saldırı gerçekleştirmek için bir komut satırı arabirimi sağlar.
  • DAVOSET ayrıca XML harici varlıklarını kullanarak saldırı yapmanıza da yardımcı olabilir (XML girişini ayrıştıran bir uygulamaya karşı saldırı).



12) GoldenEye 


GoldenEye aracı, sunucuya bir HTTP isteği göndererek bir DDoS saldırısı gerçekleştirir. Soket bağlantısını bozmaya devam etmek için önbellek kontrol seçenekleriyle eşleştirilmiş bir KeepAlive mesajı kullanır.

Özellikleri:


  • Bu araç, DDoS saldırısı için uygulama sunucusundaki tüm HTTP/S yuvalarını tüketir.
  • Python ile yazılmış, kullanımı kolay bir uygulama olan ddos ​​araçlarından biridir.
  • Kullanıcı aracılarının keyfi olarak oluşturulması mümkündür.
  • Bu DDoS programı, karışık trafiği elde etmek için GET, POST'u rastgele hale getirir.



Kaynak ve İngilizce Aslı —  https://www.guru99.com/ddos-attack-tools.html

Instagram'ın "Keşfet" algoritması nasıl çalışır?

Hiç yorum yok

11 Haziran 2021

Geçtiğimiz gün Instagram'ın başkanı Adam Mosseri, Instagram blog hesabından uygulamanın algoritmasının nasıl çalıştığı ile ilgili bir yazı paylaştı. Bu yazının Türkçe haline aşağıdan ulaşabilir ve keşfet'in çalışma mantığını daha iyi anlayabilirsiniz.



Anlamadığınız şeye güvenmek zordur. Instagram'ın nasıl çalıştığını açıklamak için daha iyi bir iş çıkarmak istiyoruz. Dışarıda pek çok yanlış anlama var ve insanların ne yaptığımızı anlamalarına yardımcı olmak için daha fazlasını yapabileceğimizin farkındayız. Bugün, Instagram teknolojisinin nasıl çalıştığına ve insanların uygulama genelindeki deneyimlerini nasıl etkilediğine daha fazla ışık tutacak bir dizi gönderiden ilkini paylaşıyoruz. Bu ilk gönderi, "Instagram benim için neyin önce görüneceğine nasıl karar veriyor?", "Neden bazı gönderilerim diğerlerinden daha fazla izleniyor?", "Instagram, Keşfet'te bana ne göstereceğine nasıl karar veriyor?" gibi sorulara cevap verecek.

"Algoritma" nedir?



Açıklığa kavuşturmak istediğimiz ana yanılgılardan biri “Algoritmanın” varlığıdır. Instagram'ın, insanların uygulamada ne yapıp ne görmediğini denetleyen tek bir algoritması yok. Her biri kendi amacı olan çeşitli algoritmalar, sınıflandırıcılar ve süreçler kullanıyoruz. Zamanınızı en iyi şekilde değerlendirmek istiyoruz ve deneyiminizi kişiselleştirmek için teknolojiyi kullanmanın bunu yapmanın en iyi yolu olduğuna inanıyoruz.

2010'da ilk piyasaya çıktığımızda Instagram, kronolojik sırayla tek bir fotoğraf akışı şeklindeydi. Ancak daha fazla insan katıldıkça ve daha fazla paylaşıldıkça, çoğu insanın umursadıkları tüm gönderileri bir yana, her şeyi görmesi imkansız hale geldi. 2016 yılına gelindiğinde, insanlar yakın bağlantılarından gelen gönderilerin neredeyse yarısı dahil olmak üzere Feed'deki tüm gönderilerinin %70'ini kaçırıyordu. Bu yüzden gönderileri en çok neye önem verdiğinize göre sıralayan bir Akış geliştirdik ve kullanıma sunduk.

Uygulamanın her bir parçası – Besle, Keşfet, Makaralar – insanların onu nasıl kullandığına göre uyarlanmış kendi algoritmasını kullanır. İnsanlar Hikayelerde en yakın arkadaşlarını aramaya eğilimlidir, ancak Keşfet'te tamamen yeni bir şey keşfetmek isterler. İnsanların onları nasıl kullandığına bağlı olarak, uygulamanın farklı bölümlerinde şeyleri farklı şekilde sıralarız.

Feed ve Hikayeleri nasıl sıralıyoruz?



Yıllar içinde Akış ve Hikayelerin insanların arkadaşlarından, ailelerinden ve en yakınlarından gelen içerikleri görmek istediği yerler olduğunu öğrendik. Herhangi bir sıralama algoritması ile nasıl çalıştığı adımlara bölünebilir.

İlk etapta sıralamayı planladığımız şeyleri tanımlayarak başlıyoruz. Feed ve Stories ile bu nispeten basittir; takip ettiğiniz kişiler tarafından paylaşılan tüm son gönderilerdir. Reklamlar gibi birkaç istisna vardır, ancak gördüklerinizin büyük çoğunluğu takip ettiğiniz kişiler tarafından paylaşılır.

Ardından, paylaşılanlar, bu gönderileri yapan kişiler ve tercihleriniz hakkında sahip olduğumuz tüm bilgileri alırız. Biz bunlara “sinyaller” diyoruz ve bunlardan binlercesi var. Bir gönderinin ne zaman paylaşıldığından, telefon veya web kullanıp kullanmadığınıza ve videoları ne sıklıkta beğendiğinize kadar her şeyi içerir. Feed ve Stories genelindeki en önemli sinyaller, kabaca önem sırasına göre şunlardır:

  • Yazı hakkında bilgi: Bunlar hem bir gönderinin ne kadar popüler olduğuna dair sinyallerdir – kaç kişinin beğendiğini düşünün – ve içeriğin kendisi hakkında daha sıradan bilgiler, örneğin ne zaman yayınlandığı, bir video ise ne kadar uzun olduğu ve eğer varsa hangi konum, ona bağlıydı.
  • Gönderen kişi hakkında bilgi: Bu, kişinin sizin için ne kadar ilginç olabileceğine dair bir fikir edinmemize yardımcı olur ve son birkaç hafta içinde insanların o kişiyle kaç kez etkileşime girdiği gibi sinyalleri içerir.
  • Senin aktiviten: Bu, neyle ilgilenebileceğinizi anlamamıza yardımcı olur ve kaç gönderiyi beğendiğiniz gibi sinyalleri içerir.
  • Biriyle etkileşim geçmişiniz: Bu bize, belirli bir kişiden gelen gönderileri görmekle genel olarak ne kadar ilgilendiğinize dair bir fikir verir. Bir örnek, birbirinizin gönderilerine yorum yapıp yapmadığınızdır.

Oradan bir dizi tahmin yaparız. Bunlar, bir gönderiyle farklı şekillerde etkileşim kurma olasılığınız konusunda eğitimli tahminlerdir. Bunlardan kabaca bir düzine var. Feed'de en yakından baktığımız beş etkileşim, bir gönderiye birkaç saniye ayırma, yorum yapma, beğenme, kaydetme ve profil fotoğrafına dokunma olasılığınızdır. Bir eylemde bulunma olasılığınız ne kadar yüksekse ve o eylemi ne kadar fazla tartarsak, gönderiyi o kadar yüksekte görürsünüz. Zaman içinde sinyalleri ve tahminleri ekleyip çıkarıyoruz, ilgilendiğiniz şeyi daha iyi ortaya çıkarmak için çalışıyoruz.

Diğer hususları dikkate almaya çalıştığımız birkaç durum var. Aynı kişiden çok fazla gönderiyi arka arkaya göstermekten kaçınmaya çalışmamız buna bir örnektir. Başka bir örnek, Feed'den "yeniden paylaşılan" Hikayeler: Yakın zamana kadar bu Hikayelere daha az değer veriyorduk, çünkü sürekli olarak insanların orijinal Hikayeleri görmekle daha fazla ilgilendiğini duyduk. Ancak büyük anlarda (Dünya Kupası'ndan toplumsal huzursuzluğa kadar her şey) yeniden paylaşılan çok sayıda gönderi görüyoruz ve bu anlarda insanlar Hikayelerinin kendilerinden daha fazla kişiye ulaşmasını bekliyordu, bu yüzden durduk.

Her zaman insanların kendilerini ifade etmelerine izin vermek isteriz, ancak birisi başka birinin güvenliğini tehlikeye atabilecek bir şey paylaştığında devreye gireriz. Yalnızca Akış ve Hikayeler için değil, tüm Instagram için geçerli olan Topluluk Kurallarımız vardır. Bu kuralların çoğu insanları güvende tutmaya odaklanmıştır. Topluluk Kurallarımıza aykırı bir şey yayınlarsanız ve biz onu bulursak kaldırırız. Bu tekrar tekrar olursa, paylaşmanızı engelleyebilir ve sonunda hesabınızı askıya alabiliriz. Bir hata yaptığımızı düşünüyorsanız - ve hatalar yapıyoruz - bu adımları izleyerek itiraz edebilirsiniz .

Dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli durum da yanlış bilgilendirmedir. Üçüncü taraf teyitçilerin yanlış bilgi olarak etiketlediği bir şey yayınlarsanız, onu kaldırmayız, ancak bir etiket uygularız ve gönderiyi Akış ve Hikayeler'de daha aşağıda gösteririz. Birden çok kez yanlış bilgi yayınladıysanız, tüm içeriğinizin bulunmasını zorlaştırabiliriz.

Keşfetmeyi nasıl sıralıyoruz



Keşfet, yeni şeyler keşfetmenize yardımcı olmak için tasarlanmıştır. Izgara görünümündeki bu bölüm sizin için bulduğumuz fotoğraf ve videolardan oluşan önerilerden oluşur. Bu gördüğünüz şeylerin büyük çoğunluğunun takip ettiğiniz hesaplardan olduğu Feed ve Hikayelerden çok farklıdır.

Yine, attığımız ilk adım, sıralanacak bir dizi gönderi tanımlamaktır. İlginizi çekebilecek fotoğraf ve videoları bulmak için geçmişte beğendiğiniz, kaydettiğiniz ve yorum yaptığınız gönderiler gibi sinyallere bakarız. Diyelim ki yakın zamanda San Francisco'nun hamur tatlısı şefi Cathay Bi'nin (@dumplingclubsf) birkaç fotoğrafını beğendiniz. Daha sonra Cathay'in fotoğraflarını başka kimlerin beğendiğine ve sonra bu insanların başka hangi hesaplarla ilgilendiğine bakarız. Belki Cathay'i sevenler de SF dim sum spotu @dragonbeaux'dadır. Bu durumda, Keşfet'i bir sonraki açışınızda size @dragonbeaux'dan bir fotoğraf veya video gösterebiliriz. Pratikte bu, köftelerle ilgileniyorsanız, gyoza ve dim sum gibi ilgili konular hakkında gönderiler görebileceğiniz ve her bir gönderinin ne hakkında olduğunu anlamamıza gerek olmadığı anlamına gelir.

İlginizi çekebilecek bir grup fotoğraf ve video bulduktan sonra, Feed ve Stories'i nasıl sıraladığımıza benzer şekilde, onları her birine ne kadar ilgi duyduğunuzu düşündüğümüze göre sıralarız. Bir şeyle ne kadar ilgilendiğinizi tahmin etmenin en iyi yolu, gönderiyle bir şeyler yapma olasılığınızı tahmin etmektir. Keşfet'te tahmin ettiğimiz en önemli eylemler arasında beğeniler, kaydetmeler ve paylaşımlar yer alıyor. Kabaca önem sırasına göre baktığımız en önemli sinyaller şunlardır:

  • Yazı hakkında bilgi: Burada bir gönderinin ne kadar popüler göründüğüne bakıyoruz. Bunlar, bir gönderiyi kaç kişinin ve ne kadar hızlı beğendiği, yorum yaptığı, paylaştığı ve kaydettiği gibi sinyallerdir. Bu sinyaller, Keşfet'te Akış'ta veya Hikayelerde olduğundan çok daha önemlidir.
  • Gönderen kişiyle etkileşim geçmişiniz: Gönderi büyük olasılıkla daha önce hiç duymadığınız biri tarafından paylaşıldı, ancak onlarla etkileşime girdiyseniz, bu bize onların paylaştıklarıyla ne kadar ilgilenebileceğiniz konusunda bir fikir verir.
  • Senin aktiviten: Bunlar, beğendiğiniz, kaydettiğiniz veya yorum yaptığınız gönderiler ve geçmişte Keşfet'teki gönderilerle nasıl etkileşimde bulunduğunuz gibi sinyallerdir.
  • Gönderen kişi hakkında bilgi: Bunlar, çok çeşitli insanlardan ilgi çekici içerik bulmaya yardımcı olmak için insanların son birkaç hafta içinde o kişiyle kaç kez etkileşime girdiği gibi sinyallerdir.

Keşfet'te gördüğünüz kişileri takip etmiyorsunuz, bu da problemli bir şeyle karşılaştığınızda dinamiği değiştiriyor. Takip ettiğiniz bir arkadaşınız rahatsız edici bir şey paylaşıyorsa ve bunu Feed'inizde görüyorsanız, bu sizinle arkadaşınız arasındadır. Keşfet'te daha önce hiç duymadığınız birinden rahatsız edici bir şey görürseniz, bu farklı bir durumdur.

Bu nedenle, Topluluk Kurallarımıza ek olarak, Keşfet gibi yerlerde önerdiğimiz şeyler için kurallarımız vardır. Bunlara Tavsiye Yönergelerimiz diyoruz . Bunlar, potansiyel olarak üzücü veya hassas gönderilerden kaçınmak gibi şeyleri içerir; örneğin, Keşfet'te tütün veya vaping kullanımını teşvik eden içeriği göstermemeyi amaçlıyoruz.

Reels'i çalışma mantığı nedir?



Reels sizi eğlendirmek için tasarlanmıştır. Keşfetmeye çok benzer, gördüklerinizin çoğu takip etmediğiniz hesaplardan gelir. Bu yüzden, hoşunuza gidebileceğini düşündüğümüz makaraları ilk önce tedarik ettiğimiz ve ardından sizin için ne kadar ilginç olduğunu düşündüğümüze göre sıraladığımız çok benzer bir süreçten geçiyoruz.

Ancak Reels ile özellikle sizi neyin eğlendirebileceğine odaklandık. İnsanlarla anket yapıyoruz ve belirli bir makarayı eğlenceli mi yoksa komik mi bulduklarını soruyoruz ve daha küçük içerik oluşturucuları göz önünde bulundurarak insanları neyin eğlendireceğini daha iyi öğrenmek için geri bildirimlerden öğreniyoruz. Yaptığımız en önemli tahminler, bir makarayı baştan sona izleme, beğenme, eğlenceli ya da komik olduğunu söyleme ve sesli sayfaya gitme olasılığınızdır. kendi makara.) Kabaca önem sırasına göre en önemli sinyaller şunlardır:
  • Senin aktiviten: Son zamanlarda hangi makaraları beğendiğiniz, yorum yaptığınız ve etkileşimde bulunduğunuz gibi şeylere bakıyoruz. Bu sinyaller, hangi içeriğin sizinle alakalı olabileceğini anlamamıza yardımcı olur.
  • Gönderen kişiyle etkileşim geçmişiniz: Keşfet'teki gibi, video muhtemelen adını daha önce hiç duymadığınız biri tarafından çekilmiştir, ancak onlarla etkileşime girdiyseniz, bu bize onların paylaştıklarıyla ne kadar ilgilenebileceğinize dair bir fikir verir.
  • Reels hakkında bilgi: Bunlar, ses parçası, piksellere ve tam karelere dayalı video anlayışı ve popülerlik gibi video içindeki içerikle ilgili sinyallerdir.
  • Gönderen kişi hakkında bilgi: Çok çeşitli insanlardan ilgi çekici içerik bulmaya yardımcı olmak için popülerliği dikkate alıyoruz ve herkese hedef kitlesini bulma şansı veriyoruz.

Keşfet için geçerli olan aynı Tavsiye Yönergeleri makaralar için de geçerlidir. Ayrıca, düşük çözünürlüklü veya filigranlı makaralar veya siyasi konulara odaklanan veya siyasi kişiler, partiler veya hükümet yetkilileri tarafından veya onlar adına hazırlanan makaralar gibi başka nedenlerle makara önermekten de kaçınırız.

“Gölgeleme” (Shadowbanning)



İnsanlar genellikle bizi “gölge yasağı” uygulamakla veya onları susturmakla suçluyor. İnsanların Instagram'da yaşadıkları birçok farklı deneyimi tanımlamak için kullandıkları geniş bir terimdir. İçeriği neden kaldırdığımızda kaldırdığımızı, nelerin tavsiye edilip edilmediğini ve Instagram'ın daha geniş anlamda nasıl çalıştığını açıklamak için her zaman yeterince şey yapmadığımızın farkındayız. Sonuç olarak, insanların bir şeyin neden olduğu konusunda kaçınılmaz olarak kendi sonuçlarına varacaklarını ve bu sonuçların insanların kafasının karışmasına veya mağdur hissetmesine neden olabileceğini anlıyoruz. Asla niyetimiz bu değil ve burada iyileştirmeler için çok çalışıyoruz. Ayrıca günde milyonlarca raporu yönetiyoruz, yani bu raporların küçük bir yüzdesinde bile hata yapmak binlerce insanı etkiliyor.

Ayrıca, insanların gönderilerinin daha az beğeni veya yorum aldığını bir tür “shadowbanning” olarak gördüklerini duyuyoruz. Gönderi yayınladığınızda sürekli olarak aynı sayıda kişiye ulaşacağınızın sözünü veremeyiz. Gerçek şu ki, takipçilerinizin çoğu ne paylaştığınızı görmez çünkü çoğu Feed'lerinin yarısından azına bakar. Ancak, bir şeyleri neden yaptığımızda kaldırdığımız konusunda daha şeffaf olabiliriz, daha az hata yapmak için çalışırız - ve yaptığımızda bunları çabucak düzeltiriz - ve sistemlerimizin nasıl çalıştığını daha iyi açıklayabiliriz. İnsanların, örneğin gönderilerinin neden yayından kaldırıldığını anında anlamaları için daha iyi uygulama içi bildirimler geliştiriyoruz ve gönderilerinin Öneri Yönergelerimize aykırı olduğunu insanlara bildirmenin yollarını araştırıyoruz. Yakında paylaşacak daha çok şeyimiz olacak ve bu seride bu konulara daha derinlemesine gireceğiz.

Gördüklerini nasıl değiştirebilirsiniz?



Instagram'ı nasıl kullandığınız, gördüğünüz ve görmediğiniz şeyleri büyük ölçüde etkiler. Beğendiğiniz profiller ve gönderilerle etkileşim kurarak deneyimi iyileştirmeye yardımcı olursunuz, ancak gördüklerinizi etkilemek için yapabileceğiniz birkaç açık şey daha vardır.
  • Yakın Arkadaşlarınızı Seçin: Stories için yakın arkadaşlarınızı seçebilirsiniz. Bu, yalnızca size en yakın kişilerle paylaşımda bulunmanıza olanak sağlamak için tasarlandı, ancak bu arkadaşlara hem Akışta hem de Hikayelerde öncelik vereceğiz.
  • İlgilenmediğiniz kişileri sessize alın: Paylaştıklarını görmek istemiyorsanız, ancak onları tamamen takip etmekten vazgeçme konusunda tereddüt ediyorsanız, bir hesabı sessize alabilirsiniz . Bu şekilde, insanlar onları sessize aldığınızı bilmezler.
  • Önerilen gönderileri "İlgilenmiyorum" olarak işaretleyin: İster Keşfet'te ister Feed'de bir öneri gördüğünüzde, o gönderiyle "ilgilenmediğinizi" belirtebilirsiniz . Gelecekte size benzer önerileri göstermemek için elimizden geleni yapacağız.

Instagram'da içeriğin nasıl sıralandığı, gösterildiği ve denetlendiği konusunda daha fazla bağlam sağlamak, denklemin yalnızca bir parçasıdır. Beğendiklerinize göre Instagram deneyiminizi şekillendirmenize yardımcı olmak için yapabileceğimiz daha çok şey var. Ayrıca sıralama teknolojimizi geliştirmeye devam etmemiz ve elbette daha az hata yapmamız gerekiyor. Planımız, bundan sonra her üç alandaki çalışmalarımızı açıklama konusunda proaktif olmaktır. Bizi izlemeye devam edin.

İngilizce aslı: https://about.instagram.com/blog/announcements/shedding-more-light-on-how-instagram-works

Gate.io Borsa Kullanım Rehberi (2021)

Hiç yorum yok

14 Mayıs 2021

Merhaba sayın Mavililer okuyucuları. Bu yazımızda son zamanlarda gittikçe popülerliğini arttıran Gate.io borsasını kısa ve öz bir şekilde size tanıtacağız. 

Gate.io , 2017 sonbaharında kurulmuş bir kripto borsasıdır. Platform, Gate Technology Inc şirketinin bir parçasıdır ve Virginia, ABD'de bir kayıt adresine sahiptir. Siteye üye olduktan sonra sonra sağ üste köşedeki dil seçme aracını kullanarak rahatlıkla Türkçe yapabilir ve Türkçe olarak kullanabilirsiniz.

 

Binance varken Gate.io neden kullanılır?

Gate.io'da Binance'da listelenmemiş, yeni başlamış coinlere ulaşabilirsiniz. Yeni ve yükselme ihtimali olan çoğu proje ilk önce Gate.io'da listelenmektedir. Ayrıca Gate.io'nun sahibi olduğu GT Token'ı cüzdanınızda bulundurarak ekstra avantajlara da sahip olabilirsiniz.


Gate.io'ya nasıl para yatırılır?

Gate.io, en büyük yirmi kripto para borsasından biridir. Platformun ayırt edici bir özelliği, fiat para birimlerinin (Dolar, Euro, Türk Lirası gibi) olmamasıdır. Yani Gate.io hesabınıza para yatırmak ve bunları çekmek için kullanıcılar yalnızca kripto para birimini kullanabilir. Tüm bu işlemler Cüzdanlar sütununa gidilerek gerçekleştirilebilir. Hesaptaki minimum yatırımın boyutu, seçilen para birimine bağlıdır. Bitcoin ise, minimum eşik 0.0001 BTC'dir.

Bu yüzden Gate.io hesabınıza para yatırmak için Binance TR, BTCTurk veya Bitexen gibi Türk Lirası yatırabileceğiniz borsalardan birini kullanabilirsiniz. Bu sitelere para yatırdıktan sonra paranızı USDT'ye dönüştürüp ardından da Gate.io hesabınıza atabilirsiniz. 


Gate.io hesabına nasıl USDT gönderilir?

Gate.io hesabınıza USDT ve diğer para birimlerini göndermek için ilk önce hesabınıza giriş yapın. Ardından Wallet kısmındaki Deposit sayfasına girerek yatırmak istediğiniz para birimini seçin. Chain olarak TRON/TRC20 gibi daha az kesinti yapan blokzincirlerini tercih etmeyi de unutmayın. Blokzincirini de seçtikten sonra size QR kod ve altında cüzdan numarası verecek. O cüzdan numarasına minimum 10 dolar olacak şekilde Gate.io'nun desteklediği bütün paraları gönderebilirsiniz. Gönderdiğiniz para birkaç dakika içinde Gate.io hesabınıza geçecektir. 



Gate.io hesabındaki para nasıl çekilir?

Para göndermede olduğu gibi, hesabınızdaki parayı USDT'ye çevirerek yerli sitelerden birine gönderebilir ve o şekilde rahatlıkla banka hesabınıza çekebilirsiniz.


Linke tıklayarak Gate.io'ya üye olabilirsiniz.

Xiaomi logosunda değişiklik yaptı

Hiç yorum yok

02 Nisan 2021

Çinli elektronik şirketi Xiaomi, geçtiğimiz günlerde şirketin yeni logosunu açıkladı .

Düzenledikleri basın toplantısında eski kare tasarımını kare/daire karşımına (squircle) dönüştürdükleri  süreci 20 dakikadan fazla bir zamanda anlatmalarıyla internette oldukça konuşuldular.

Xiaomi'nin yeni logosu (solda) ve eski logosu (sağda)



Aşağıdaki videoda görüldüğü gibi logoyu geliştirmek için 3 yıl harcayan, Japon tasarımcı Kenya Hara'yı işe aldıklarını söylediler:



Hara'ya göre ekip, kare ile daire arasındaki mükemmel orta noktayı bulmak için matematiğin gücünü kullandı. Ekip, 24 seçenekten (aşağıda), şekil n: 3'ü seçti.



Xiaomi'nin CEO'su Lei Jun, sadece şekli kareden yuvarlağa değiştirmekle kalmadıklarını, aynı zamanda 'markanın iç ruhunu ve zihniyetini' değiştirdiklerini söyledi.

Elon Musk dünyanın en zengin insanı oldu

Hiç yorum yok

08 Ocak 2021

Tesla ve SpaceX CEO'su Elon Musk, Jeff Bezos'u geçerek dünyanın en zengin kişisi oldu. Tesla hisselerinde yaşanan artış, Elon Musk'ı dünyanın en zengin kişisi yaptı. Musk, Amazon'un CEO'su Jeff Bezos'u 1.5 milyar dolar farkla geçerek sıralamada birinci sıraya oturdu. 


Jeff Bozos, 2017'den beri dünyanın en zengin kişisiydi. Tesla hisselerinin 8 kat artması, Musk'ın da sıralamayı hızla tırmanmasına sebep oldu. Temmuz ayında altıncı sırada olan Musk, Kasım ayında Bill Gates'i de geçerek ikinci sıraya ulaşmıştı. 

Jeff Bezos'un artık unvanı elinde tutamamasının bir diğer  nedeni de eski karısı MacKenzie Scott'tan boşanması. Boşanmada Bezos, Amazon hisselerinin dörtte birini Scott'a vermek zorunda kaldı.

Rick and Morty, PlayStation 5 reklamı yayınladı

Hiç yorum yok

21 Kasım 2020

 

Rick ve Morty, PlayStation 5'in reklamında yer aldı. Adult Swim'in yayınladığı videoda Morty Smith, PS5'in SSD'sini ve yeni DualSense Gamepad'ini övüyor. Bu sırada Rick Sanchez kanepede oturuyor ve Sony'nin reklam için karakterlere ödediği parayı sayıyor. 

Bu, Rick ve Morty'nin ilk oyun dünyası ile olan işbirliği değil. Kasım 2019'da Death Stranding'in reklamını yapmışlardı. 

PS5 satışları, ABD ve Japonya, Meksika, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda ve Güney Kore'de 12 Kasım'da başladı. Bununla birlikte oyuncuların ilgisini çekecek yaratıcı reklamlar da şimdiden yayınlanmaya başlamış gibi gözüküyor. 

Xbox Series X yeni ve benzersiz depolama özelliği ile geliyor!

Hiç yorum yok

10 Ekim 2020



Xbox Series X, 1 TB depolama alanı ile beraber geliyor. Fakat yakın zamanda bu kapasitenin tam olarak kullanılamayacağını ve 802 GB kadarının kullanılabileceğini öğrenmiştik. Konsola ekleme olarak takılabilecek SSD'ler ve HDD'lerin yanı sıra, daha önce görmediğimiz bir özellik bizi bekliyor.

Xbox Program Yönetimi Direktörü Jason Ronald, XBox Series X ile beraber gelecek olan bu yeni ve benzersiz özelliği yakın zamanda paylaştığı bir podcast aracılığı ile tanıttı. Özelliği kısaca anlatacak olursak, Xbox Series X'e yüklediğimiz oyunları 'kısmen' silebileceğiz.

Kısmen silmek ne anlama geliyor?

Oyun yapımcılarının işbirliği yaptığı oyunlarda geçerli olacak bu sistemi şu şekilde özetleyebiliriz;
Diyelim ki Call of Duty: MW oyununa bu özelliği ekleme konusunda Activision ve Microsoft anlaştı.
Oyunun hem Singleplayer Campaign hem Deathmatch hem de Warzone isminde Battle Royale modları bulunuyor. Singleplayer Campaign modunu oynadınız ve bitirdiniz. Artık çevrimiçi olarak oynamak istiyorsunuz. Oyunun Deathmatch ve Battle Royale modlarını oynayacaksınız.

Artık Singleplayer Campaign'i oynamayacaksınız ve depolamada kapladığı yerden kazanmak istiyorsunuz. Gelecek olan bu özellikle beraber 'kısmen' oyunu silebiliyorsunuz. Yani Xbox'ınızda CoD: MW yüklü olacak, çevrimiçi modları oynayabileceksiniz fakat artık oynamayacağınız "Singleplayer Campaign" modunun dosyaları konsolunuzda yer kaplamayacak.

Microsoft, Uzaktan Çalışma Seçeneğini Kalıcı Hale Getiriyor

Hiç yorum yok

09 Ekim 2020

Microsoft, personellere yönetici'nin onayı ile kalıcı olarak evden çalışma seçeneğine sahip olacaklarını söyledi.



Bu hareket ile  uzaktan çalışma'nın kalıcı bir seçenek olacağını söyleyen ABD teknoloji devi'nin rakipleri Facebook ve Twitter gibi karar verdiği görünüyor.

Birçok şirket, uzaktaki personel sayısında uzun vadeli bir artış bekleyerek ne kadar ofis alanına ihtiyaç duyduklarını yeniden değerlendiriyor.

Microsoft, donanıma erişime ihtiyaç duyanlar gibi bazı rollerin yüz yüze bir mevcudiyet gerektirmeye devam edeceğini söyledi. Ancak birçok personel, yöneticilerinin resmi onayına ihtiyaç duymadan evden yarı zamanlı çalışabilecek.

Bir Microsoft sözcüsü, yeni rehberlik hakkında "Amacımız, çalışan girdisi, veriler ve kültürümüzü yaşarken bireysel çalışma tarzlarını ve iş ihtiyaçlarını destekleme taahhüdümüz tarafından yönlendirilen, zaman içinde çalışma şeklimizi geliştirmektir" dedi. İngiltere personeli için de geçerli olacağını söyledi.

Uzaktan Çalışmaya Geçiş

Ulusal İstatistik Ofisine göre Nisan ayı itibariyla istihdam edilenlerin %46'sından fazlası evden iş yapıyordu.

Stanford Üniversitesi ekonomi profesörü Nicholas Bloom'a göre bu, Mayıs ayında işgücünün %42'sinin uzaktan olduğu ABD ile karşılaştırılabilir.

Bu pay Ağustos ayında yaklaşık %35'e düşerken, yine de önemli bir değişiklik oldu. Pandemiden önce, işçilerin sadece %2'sinin tam zamanlı uzaktan çalıştığını söyledi.

Birçok işveren, ilk başta şaşırtıcı bir şekilde üretken olarak geçişi selamladı. Ancak aylar geçtikçe bazı dezavantajlar ortaya çıktı.

Örneğin, bu ay bir konferansta, Microsoft'un kendi genel müdürü Satya Nadella, özel hayat ile iş hayatı arasındaki bölünmenin olmamasının "bazen işte uyuyormuşsunuz gibi hissettirdiği" anlamına geldiğini söyledi.

Yine de birçok firma, pandemiden sonra daha esnek çalışma seçeneklerinin devam etmesini beklediklerini söyledi.

PWC anketine göre, işverenlerin yaklaşık %55'i virüsün geçmesiyle ilgili endişelerden sonra personelin haftada en az bir gün evden çalışmasını beklediklerini söyledi. Çalışanların %80'inden fazlası bu fikri desteklediklerini söyledi.

PlayStation, Onay Tuşu Karmaşasına Nokta Koydu!

Hiç yorum yok

05 Ekim 2020

Japon elektronik devi şirketi Sony'nin 12 ekimde çıkarmayı planladığı konsolu Playstation5(PS5)'de bir karmaşayı ortadan kalkacağı söylendi.



Japonya bölgesindeki cihazlarda kullanılan onay tuşu ''O'' tuşu idi. Diğer bölgelerde ise ''X''di. Tuşların bölgeye göre değişmesi ise oyun yapımcıları için büyük sorundu. PS1,PS2,PS3,PS4'de Amerika ve Avrupa bölgelerinde ''X'; Japonya'da ise ''O'' tuşuydu.

Söylentilere göre bu karmaşayı yeni çıkaracağı konsolda dünya genelinde onay tuşu ''X'' tuşu olacak ve bu oyun yapımcılarının işini kolaylaştıracaktır.




PlayStation 5 Teknik Özellikleri

İşlemci: 8 çekirdekli 3.5 GHz hızında çalışan AMD Zen 2 mimarili işlemci
GPU: Özelleştirilmiş RDNA 2 mimarisi üzerine kurulu 10,28 TFLOP gücünde 36 CUDA çekirdekli 2,23 GHz hızında çalışan ekran kartı
RAM: 16 GB GDDR6 RAM
RAM bant genişliği: 448 GB/sn
Dahili depolama birimi: 825 GB özelleştirilmiş SSD
Artırılabilir hafıza: NVMe SSD Slotu

Google Stadia’ya rakip olan Amazon Luna nedir?

Hiç yorum yok

29 Eylül 2020

Geçtiğimiz hafta Amazon, Google Stadia ve Xbox Cloud Gaming gibi bulut tabanlı oyun hizmetlerine rakip olan bir servis duyurdu. Amazon Luna adıyla tanıtılan bu hizmetin Luna Controller adlı bir kumandası bile mevcut! 


Amazon Luna PC, Mac, iPhone/iPad ve Fire TV gibi birçok platforma destek verecek. Çıktığında 100'den fazla oyunu bünyesinde barındıracağı söylenen bu servisin aylık 5.99 dolarlık bir fiyatla hizmet vermeye başlayacağı belirtiliyor. Amazon Luna'nın 4K ve 60 FPS oyun oynama imkanı sağlayacağı da verilen bilgiler arasında. Amazon, Ubisoft ile anlaşmaları dolayısıyla Far Cry 6 ve Assasin's Creed Valhalla gibi yeni oyunlar çıktığı gibi Amazon Luna üzerinden oynanılabilir olacak. 


Erken erişim dönemi başladığında da 49.99 dolardan satılacak olan Luna Controller, Alexa desteğine sahip olacak. Bu oyun kumandası ile hem telefondan, hem de PC'den oyun oynanılabilecek. 


Teknolojinin devleri bulut oyun hizmetlerine yatırım yapmaya devam ediyor. Bakalım bu yatırımların Türkiye'deki karşığı nasıl olacak?

© all rights reserved
made with by templateszoo