Mitoloji sevenler buraya! "Türk Mitoloji ve Destanlarında Tanrılar" çıktı!
SATIN AL
Sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

e-Devlet Üzerinden Sağlık Raporu Nasıl Alınır? (2023)

Hiç yorum yok

24 Mayıs 2023

E-devlet, vatandaşların kamusal yönetim hizmetlerine daha kolay erişim sağlayabilmelerini amaçlayan bir sistemdir. Bu sistemi kullanarak sağlık raporu almak isteyen vatandaşlar, TC kimlik numaraları ve şifreleriyle birlikte e-devlet resmi web sitesine giriş yapmalıdır. Ana sayfada bulunan E-hizmetler bölümüne girerek Sağlık Hizmetleri sayfasını seçmelidir. Burada Kişisel Sağlık Bilgi Formu'na tıklayarak sağlık raporunu güvenli bir şekilde alabilirler.

Kişinin sağlık raporu mevcut değilse, sağ üst köşede bulunan "Yeni Başvuru" seçeneğiyle bir form açılır. Bu formda bazı kişisel bilgiler yer alır ve kişi bu bilgileri doğru ve eksiksiz bir şekilde doldurmalıdır. Form tamamlandıktan sonra "Devam" butonuna basarak başvuruyu tamamlamalıdır. Başvurunun onaylanıp onaylanmadığını kontrol etmek için sayfa düzenli olarak kontrol edilebilir.

Sağlık raporunun yenilenmesi de e-devlet üzerinden yapılabilir. Yenileme işlemi için kişinin yine TC kimlik numarası ve şifresiyle sisteme giriş yapması gerekmektedir. Yenileme işlemi, daha önce sağlık raporu almayan kişilerin yapması gereken işlemlerle aynıdır. Kişi "Kişisel Sağlık Bilgi Formu" seçeneğini aratarak ilgili sayfaya ulaşmalıdır. Eğer sağlık raporu görünmüyorsa, "Yeni Başvuru" seçeneğine tıklayarak kişisel bilgilerini doldurmalı ve "Devam" butonuna basmalıdır. Böylece sağlık raporu için gerekli başvuru tamamlanmış olur.

Sağlık raporu almak veya yenilemek, vatandaşların sağlık durumlarını doğru bir şekilde belgelemelerini sağlar. Bu raporlar, çeşitli resmi işlemlerde, iş başvurularında, okul başvurularında ve benzeri durumlarda talep edilebilir. E-devlet üzerinden sağlık raporu alma ve yenileme işlemleri, kolay, hızlı ve güvenli bir şekilde gerçekleştirilebilir.

Dünya Genelinde Penis Boyu %24 Arttı

Hiç yorum yok

18 Şubat 2023

The World Journal of Men's Health'de yayınlanan araştırmaya göre 1942 ile 2021 yılları arasında yürütülen ve 55.000'in üzerinde erkeğin penis uzunluğunu inceleyen 75 çalışmanın verileri analiz edildi. Analiz sonucu ereksiyon halindeki penis uzunluğunun 29 yılda ortalama %24 arttığı keşfedildi.


Stanford Medicine'de üroloji profesörü olan Dr. Michael Eisenberg, bu artışın sebeplerini ortaya çıkarmak için çalışmalar yaptı. Eisenberg, penis uzunluğundaki artışın, üreme ile ilgili değişikliklere neden olan çevresel kirleticiler veya artan yerleşik yaşam tarzları gibi çevresel faktörlerden kaynaklanabileceğine inanıyor. Penis uzunluğu doğurganlıkla doğrudan ilişkili olmasa da, insan varlığı için temel unsurlardan biri kabul edilir, bu nedenle incelenmesi gereken şeyler arasında yer alır.

Eisenberg, uzunluktaki değişikliğin erken ergenliğe bağlı olabileceğini öne sürüyor. Kızlar gibi erkekler de son yıllarda ergenliğe daha erken ulaşıyor ve bu da vücutlarının genel olarak büyümesi için daha fazla zaman kazandırıyor.

Bu eğilimin nedenleri net olmasada araştırmacılar pestisit veya hijyen ürünleri aracılığı ile kimyasal maruziyetin hormonal sistemleri bozabileceğini öne sürdüler. Kimyasal maruziyet, hem erkeklerde hem de kızlarda genital gelişimi etkileyebilecek erken ergenliğin bir nedeni olarak görülüyor.

Bu bulguları doğrulamak ve değişikliklerin nedenini belirlemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç olsa da Eisenberg, son otuz yılda yaşanan penis uzunluğundaki önemli artışın, vücudumuzda önemli değişiklikler yaşandığını güçlü bir şeyler olduğunu gösterdiğini ve bunun ne olduğunu anlamamız gerektiğini vurguluyor.

Sanal Gerçeklik nedir? Gelecekte hangi alanlarda kullanılabilir?

Hiç yorum yok

05 Ocak 2023

Son yılların en popüler teknolojik trendlerinden biri olan sanal gerçeklik (VR), giderek yaygınlaşmaya devam ediyor. VR teknolojisi, kullanıcıların gerçek dünyadan ayrılarak, sanal bir dünyada deneyimler yaşamasına olanak sağlar. Peki, VR teknolojisi gelecekte ne gibi değişiklikler getirecek ve hangi alanlarda kullanılmaya başlanacaktır? Bu yazıda, VR teknolojisi hakkında bilgi verilerek, gelecekte bu teknolojinin getireceği değişiklikler incelenecektir.



VR teknolojisi, bir kulaklık veya gözlük gibi cihazlar kullanılarak kullanılır. Bu cihazlar sayesinde, kullanıcılar gerçek dünyadan ayrılarak, sanal bir dünyada deneyimler yaşar.

Gelecekte, VR teknolojisi çeşitli alanlarda kullanılmaya başlanabilir:
  • Eğitim: Öğrencilerin derslerini daha etkili bir şekilde anlamalarını sağlar. Öğrenciler, sanal ortamda farklı öğrenme yöntemlerini deneyimleyebilir ve bu sayede derslerini daha kolay anlayabilirler.
  • Sağlık: Cerrahi operasyonların eğitimi için sanal ortamda pratik yapılabilir. Bu sayede, cerrahların deneyimleri artmış olur ve gerçek hayatta daha başarılı operasyonlar gerçekleştirilebilir.
  • İşletme: İşletmeler, VR teknolojisi kullanarak müşterilere daha iyi bir hizmet sunabilir. Örneğin, müşterilerin ürünleri sanal ortamda deneyimlemesine olanak sağlayabilir ve bu sayede müşterilerin satın alma kararını etkileyebilir.
  • Turizm: Gelecekte, VR teknolojisi turizm alanında da kullanılabilir. Örneğin, turistler, gezilecek yerleri önceden sanal ortamda gezebilir ve bu sayede gerçek hayatta gezilecek yerler hakkında daha iyi bir fikir edinebilirler. Ayrıca, turistler, sanal ortamda farklı ülkeleri ve şehirleri gezebilir ve bu sayede gerçek hayatta gitmek istedikleri yerleri belirleyebilirler.
Sonuç olarak, VR teknolojisi, gelecekte çeşitli alanlarda kullanılmaya başlanabilir. Ancak, bu teknoloji henüz tam anlamıyla yaygınlaşmamıştır ve gelecekte nasıl bir yol izleyeceği konusunda henüz net bir görüş yoktur. Bu nedenle, VR teknolojisinin gelecekte hangi alanlarda kullanılmaya başlanacağı konusunda şüpheler de bulunmaktadır. Önümüzdeki dönemlerde bu teknolojinin yaygınlaşması ve kullanımının artması ile birlikte, bu konu hakkında daha net bir görüşe ulaşılabilir.

Karabiberin sağlığa faydaları nelerdir?

Hiç yorum yok

15 Aralık 2021

Alkaloid bileşene sahip olan karabiber, antienflamatuar (iltahap önleyici) etkileri ve potansiyel olarak kanser önleyen özellikleri dahil olmak üzere birçok faydaya sahiptir. 
İnsanlar, binlerce yıldır geleneksel tıpta biber kullandılar. Özellikle kulak, burun ve boğaz bozukluklarını tedavi etmek için Hindistan, Nepal ve Sri Lanka'da kullanılan Ayurveda tıbbında sıklıkla kullanılmaktadır. 

Ancak çok fazla karabiber tüketmek mide ve bağırsağınızda yan etkilere sebep olabilir. Bu nedenle çok fazla kullanmamaya dikkat edilmesi gerekir.


Besin değeri


Aşağıdaki tablo, bir çay kaşığı öğütülmüş karabiberdeki  (2.3 gram) besin değeri miktarını göstermektedir.

Besin

Değer

Kalorilerdeki enerji

5.77

Protein, gram (g)

0,239

Karbonhidratlar (g)

1.47

lif (g)

0.582

Şekerler (g)

0.015

Kalsiyum (mg)

10.2

Demir (mg)

0.223

Magnezyum (mg)

3.93

Fosfor (mg)

3.63

Potasyum (mg)

30.6

Sodyum (mg)

0.46

çinko (mg)

0.027

Manganez (mg)

0,294

Selenyum (mcg)

0.113

Florür (mcg)

0.787

Niasin (mg)

0.026

Folat (mcg)

0.391

Betain (mg)

0,205

Beta karoten (mcg)

7.13

Lutein + zeaksantin (mcg)

10.4

E vitamini (mg)

0.024

K vitamini (mcg)

3.77

A Vitamini (mcg retinol aktivite eşdeğerleri)

12.6


Günümüzde herhangi bir cinsiyet veya yaş grubundan bir kişinin ne kadar karabiber tüketmesi gerektiğine dair herhangi bir diyet yönergesi bulunmamaktadır. Bununla birlikte eğer şeker, sodyum ve doymuş yağ alımını azaltmaya çalışıyorsanız, yemeğinize baharat ekleyerek yemeğe lezzet katmaya yardımcı olduğu belirtilmektedir.


Karabiberin sağlığa yararları


Karabiberin vücut ve beyin için çeşitli potansiyel sağlık yararları vardır.


Yüksek antioksidan

Karabiberdeki bitki bileşiği olan piperine, güçlü antioksidan özelliklere sahiptir.

Vücut, hem doğal olarak hem de çevresel streslere tepki olarak hücrelere zarar verebilecek kararsız moleküller oluşturur. Bu durum inflamatuar hastalıklar, kalp hastalığı ve bazı kanserler dahil olmak üzere ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.

Araştırmalar, antioksidan açısından yüksek diyetlerin serbest radikal hasarını azaltabileceğini göstermiştir. Örneğin, hem test tüpü hem de kemirgenler üzerinde yapılan bir incelemede, karabiber ve piperin takviyelerinin serbest radikal hasarının ve ateroskleroz, diyabet ve kanser gibi ilgili hastalıkların ilerlemesini önleyebileceğini veya yavaşlatabileceğini gözlemlemiştir.

Anti-inflamatuar faydalar

Karabiber ve piperinin iltihap önleyici faydaları hakkında kapsamlı bir insan araştırması bulunmamakla birlikte, birkaç kemirgen çalışması, piperinin iltihabı hafifletmeye yardımcı olabileceğini düşündürmektedir.

Örneğin, piperinin bir anti-kanser ilacı olan doksorubisin ile ilişkili kalp hasarını baskılayıp baskılayamayacağını öğrenmeyi amaçlayan bir çalışma sırasında, araştırmacılar, piperine enjekte edilen laboratuvar farelerinde inflamasyonun azaldığını buldular.

Başka bir kemirgen çalışması, piperinin anti-inflamatuar özelliklerinin, iskemi-reperfüzyon ile ilişkili böbrek dokusu hasarını korumaya yardımcı olabileceğini düşündürmektedir. İskemi-reperfüzyon, vücudun bir kısmı yeterli oksijen almadığında meydana gelen doku hasarını ifade eder.

Araştırmacılar ayrıca, belirli piperin takviyelerinin, metabolik sendromlu kişilerin yaşadığı kronik iltihabı azaltmaya yardımcı olabileceğini bulmuşlardır, ancak daha araştırma gereklidir.

Antibakteriyel özellikler

Araştırmalar Piperine'nin antibakteriyel potansiyeli olduğunu da gösteriyor.

Örneğin, Staphylococcus aureus gibi gram pozitif bakterilere karşı karabiberin antibakteriyel özelliklerini içeren çalışmalardan sonra, araştırmacılar baharatın hem bulaşıcı hastalıklara hem de gıda kaynaklı patojenlere karşı gelecekteki tedaviler için güçlü bir bileşen olabileceği sonucuna vardı.

Daha büyük ölçekli bir inceleme ise piperinin antibakteriyel özellikleri de dahil olmak üzere birçok farmakolojik özelliğini içeren laboratuvar ve insan çalışması gözlemledi.

Benzer şekilde, bir test tüpü çalışması, Endonezya uzun biberinin bir bileşeni olan piperin ve piperlonguminin çoklu ilaca dirençli patojenlerle savaşmaya yardımcı olabileceğini buldu. Çalışmanın yazarları, her iki bileşiğin de yeni antibakteriyel ilaçlar için biyoaktif bileşikler olarak yardımcı olabileceği sonucuna vardı. Ancak, her iki incelemeden de yazarlar daha fazla araştırmanın gerekli olduğunu öne sürdüler.

Kanserle mücadele özellikleri

Bugüne kadar insanlar üzerinde yapılmış bir deney olmamasına rağmen, birkaç laboratuvar çalışması karabiberdeki piperinin kanserle mücadele özelliklerine sahip olabileceğini düşündürmektedir.

Örneğin, baharatların ve kanser tedavilerinin kapsamlı bir incelemesi, çalışmaların piperin meme, prostat ve kolon kanserinde kanser hücresi replikasyonunu baskıladığını bulduğunu belirtiyor.

Benzer şekilde, piperinin bir tür kemik kanseri olan osteosarkom tedavisinde terapötik ajan olarak umut vaat ettiği belirtilmiştir. Ancak, bu etkiyi tam olarak anlamak için daha fazla bilim insanının çalışma yapması gerekiyor.

“İyi kolesterolü” artırmak (HDL kolesterol)

Araştırmacılar, karabiber içeren veya içermeyen bir diyeti domuz yavruları üzerinde test etti ve bu domuzlar üzerindeki değişiklikleri kaydetti.

Karabiber takviyesi almış diyet tüketen domuz yavrularının, diğer domuz yavrularına kıyasla insanların “iyi kolesterol” dediği yüksek yoğunluklu lipoproteinde önemli bir artış yaşadığını buldular.

Araştırmacılar, bu sonuçların, insanlar üzerindeki potansiyel yararlı etkileri araştırmak için daha fazla çalışmayı garanti edebileceğine inanıyor.

Kan şekeri kontrolüne yardımcı olmak

2013'de insanlar üzerinde yapılan küçük çaplı bir araştırmada, piperin de dahil olmak üzere çeşitli biyoaktif gıda bileşenleri içeren bir takviyenin insülin duyarlılığında iyileşme sağladığını gözlemledi. Bu durum takviye sonrası insülin hormonunun glikoz alımını daha iyi düzenleyebildiği anlamına gelmektedir.

Bununla birlikte, takviye birden fazla gıda bileşeni içerdiğinden, tek başına piperinin aynı sonuçları üretip üretmeyeceği net değildir.

Besin emilimi ve bağırsak sağlığı

2013'te yapılan araştırmalar, karabiberin besin emilimini artırmaya yardımcı olabileceğini ve prebiyotik benzeri davranış sergileyerek bağırsak mikrobiyotasını düzenlemeye ve gastrointestinal sağlığı iyileştirmeye yardımcı olabileceğini öne sürmüştür.

Beyin fonksiyonunu artırmak

Birkaç hayvan çalışması, piperinin, özellikle Alzheimer hastalığı gibi dejeneratif beyin rahatsızlıklarıyla ilişkili semptomlar için beyin fonksiyonunu iyileştirebileceğini göstermiştir.

Örneğin, araştırmacılar, piperinin Alzheimer'lı sıçanlarda hafızayı iyileştirmeye yardımcı olmasının yanı sıra amiloid plaklarının oluşumunu azalttığını bulmuşlardır. Bunlar, beynin hafıza ve bilişsel işlevle bağlantılı alanlarında gelişen zarar verici protein parçalarıdır.

İnsanlar üzerinde yapılan bir araştırma, Alzheimer ile piperin seviyeleri arasında bir ilişki bulmuştur. Ancak araştırmacılar ikisi arasında bir ilişki kurmak için bir neden bulamadılar ve daha fazla araştırmanın gerekli olduğunu belirttiler.


Riskler ve yan etkiler


Karabiberin önemli sağlık risklerine ve yan etkilere neden olduğunu gösteren çok fazla bilimsel kanıt yoktur.

Çok fazla karabiber tüketmek sindirim sorunlarına neden olabilir, ancak bu çoğu bitki ve baharat için geçerlidir. Ayrıca çok miktarda karabiber yemek ağızda ve boğazda yanma hissine neden olabilir.

Bununla birlikte, bazı araştırmalar karabiberin veya daha spesifik olarak piperine'nin belirli durumlarda potansiyel olarak olumsuz etkilere yol açabileceğini öne sürüyor.

Örneğin, kemirgenleri ve insanları içeren çalışmalar, piperinin antihistaminikler gibi bazı ilaçların emilimini artırabileceğini göstermiştir. Bu, zayıf emilen ilaçlar için yardımcı olabilir, ancak diğer ilaçların aşırı yüksek emilimine neden olabilir.

Bu nedenle, karabiber alımını artırmadan veya piperin takviyesi almadan önce olası ilaç etkileşimleri hakkında bir sağlık uzmanına danışmak gerekir.


Sonuç


Binlerce yıl boyunca geleneksel tıp sistemleri karabiber ve piperin kullanmaktadır.

Karabiberin sağlık ve zihinsel faliyetler üzerindeki faydalarına yönelik yapılan araştırmaların çoğu ön hazırlık niteliğinde ve insanlardan daha fazla hayvan araştırmaları içeriyor olsa da, umut vericidir.

Biber, diğer sağlık yararlarının yanı sıra anti-inflamatuar ve antimikrobiyal etkiler sağlayan bir antioksidandır. Ayrıca beyin fonksiyonunu artırabilir ve iyi kolesterol seviyelerini artırabilir.

Sağlıklı günler.


İngilizce aslı – Kaynak: https://www.medicalnewstoday.com/articles/black-pepper-benefits


Sıvı Kolajen Nedir, Faydaları Nelerdir?

Hiç yorum yok

15 Eylül 2021

Sıvı kolajen, sıvı içinde süspanse edilen kolajen proteinlerini içeren bir takviyedir. Bazı araştırmalar, kolajen takviyelerinin saç, cilt, tırnak ve eklem sağlığına fayda sağladığını düşünmektedir. Kollajen takviyesi almayı düşünüyorsanız dikkat etmeniz gereken bazı riskler de vardır.

Bu makale, kolajen ve sıvı kolajenin ne olduğunu, mevcut sıvı kolajen türlerini, kolajen takviyesi ile ilişkili yararları ve riskleri hakkında sizi bilgilendirmeyi amaçlamaktadır. 

Sıvı kolajen nedir?


Kollajen, cilt, kemikler, bağlar, tendonlar, organlar, dişler, kaslar ve kan damarları gibi dokulara yapı veren bir protein türüdür. Kollajen, vücudun toplam protein kütlesinin %33'ünü oluşturur.

Bilim adamları, insan dokularında 28 farklı kolajen türü belirlediler. En bol olanı, vücuttaki kolajenin %90'ından fazlasını oluşturan Tip I olarak bilinir. Cildinizde, cilde güç ve esneklik veren Tip I, II ve III kolajen içerir.

Bazı insanlar kollajeni besin takviyesi olarak alır. Sıvı kolajen içmek bunu yapmanın yollarından biridir. Bu ürünler, hidrolize edilen veya daha küçük bloklara ayrılan kolajen proteinleri içerir. Bunları vücudun emmesi daha kolaydır.


Sıvı kolajen türleri


Sıvı kolajen ürünlerindeki kolajen, farklı kaynaklardan gelebilir. Bir takviye satın almayı düşünmeden önce bu farklılıkları bilmek gerekir.

Sığır dokuları, vücut sığır kollajenini iyi bir şekilde emdiğinden dolayı takviyelerdeki en yaygın kolajen kaynağıdır. Eğer helal olması gibi bir çekinceniz yoksa domuzlardan elde edilen kolajende kullanılabilir. Çünkü bunlar insan kolajenine benzer olduğu için emilmesi de kolaydır. Diğer ürünler aşağıdaki kaynaklardan da kolajen içerebilir:
  • Koyun
  • Tavuk, ördek veya tavşan derisi
  • Balık veya deniz omurgasızları (denizanası veya sünger gibi)

Kozmetik endüstrisinde deniz kollajeni, hayvansal kaynaklardan daha az iltihaplanmaya neden olduğu ve bulaşma olasılığı daha düşük olduğu için en popüler türlerden biridir.


Sıvı kolajen almanın faydaları nelerdir?


  • Kolajen takviyesinin genel olarak şu gibi faydaları vardır:
  • Cilt çizgilerinin ve kırışıklıkların oluşumunu yavaşlatır
  • Cildin nemi emme ve koruma yeteneğini geşiştirir
  • Cilt pigmentasyonunu veya koyulaşmasını azaltır
  • Cilt esnekliğini ve sıkılığını arttırır
  • Cilt hücrelerinin gençleşmesini arttırır
  • Cilt dokusunu iyileştirir
  • Cilt yoğunluğunu ve kalınlığını iyileştirir
  • Yara iyileşme süresini azaltır
  • Selülit ve cilt dalgalanmasını azaltır
  • Eklem ve kemik sağlığına katkı sağlar
  • Tırnak gücünü ve büyümesini arttırır

2018'de yapılan Plasebo kontrollü bir çalışmada, 90 gün boyunca günlük olarak hidrolize balık kollajeni içeren sıvı takviyesi alan katılımcılar, cilt yapısını, esnekliği ve hidrasyonunda bir iyileşme yaşadılar.

Aynı deneyde, sıvı kolajen takviyesi tüketen katılımcılar, eklem ağrısında %43 azalma ve eklem hareketliliğinde %39 iyileşme yaşadı. Fakat aldıkları takviye kolajene ek olarak amino asitler, vitaminler ve mineraller gibi diğer bileşenleri de içeriyordu. Bu durum da bu değişikliklerden kollajenin sorumlu olup olmadığını belirsiz hale getirmiştir.

2017 yapılan küçük çaplı bir çalışmada, 25 kadın 24 hafta boyunca günde bir kez deneyimli için günde bir kez 2.5 gram biyoaktif kolajen peptidleri almıştır. Bu kişilerin deneyimi aşağıda listelenmiştir: 
  • Tırnak büyümesinde %12 artış
  • Tırnak kırılmasında %42 azalma
  • Tedaviden 4 hafta sonra tırnak kırılganlığında iyileşme
  • Tedaviden 4 hafta sonra tırnak görünümünde iyileşme

2020'de yapılan bir araştırmasında ise 16 hafta boyunca günde 2.5 gram biyoaktif kolajen peptidi almanın saç hücresi büyümesini %31 oranında arttırdığı ve saç kalınlığını önemli ölçüde artırdığı gözlemlenmiştir. Ancak bu testler, insanların mağazalarda bulabilecekleri ürünleri değil, belirli peptitleri içeriyordu.

Genel olarak, kolajen takviyelerinin cilt, saç ve tırnaklar için fayda sağladığı yapılan araştırmalarda gözlemlenmiştir. Ancak belirli sıvı kolajen ürünlerinin faydaları hakkında daha fazla araştırma, bunların aynı derecede etkili olduklarını kanıtlamak için gereklidir.

Yan etkileri


Birçok insan kolajen takviyelerini iyi tolere eder. Bununla birlikte, güvenli olup olmadığını kontrol etmek için yeni bir takviyeye başladığınızda bir doktorla konuşmak ve takviyeyi doktorun veya ürün etiketinin talimatlarına göre kullanmanız gerekmektedir.

Bazı insanlar kolajen takviyelerine alerjik reaksiyon gösterebilir. Örneğin, birinin kabuklu deniz ürünleri alerjisi varsa ve deniz kolajenini tüketiyorsa, hayati tehlikesi olan şiddetli bir alerjik reaksiyon geçirebilir.

Kolajen aldıktan sonra yüz, ağız veya boğazda şişlik oluşursa, hemen 112'yi arayın.

Bir kişi kolajen takviyesi aldıktan sonra başka yeni semptomlar yaşarsa, almayı bırakmalı ve bir doktora danışmalıdır.


Riskler


Alerjik reaksiyonlara ek olarak, sıvı kolajen almanın başka potansiyel riskleri de vardır.

ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), diyet takviyelerini ilaç olarak değil, gıda ürünleri olarak düzenler. Bu, takviye şirketlerinin kolajen takviyelerinin güvenliğini veya etkinliğini kanıtlaması gerekmediği anlamına gelir.

En iyi ihtimalle bu, bazı ürünlerin çalışmayabileceği anlamına gelebilir. Bununla birlikte, şirketlerin kadmiyum veya cıva gibi toksik maddelerle kontamine olmuş güvenli olmayan kaynaklardan kolajen tozu sattığı olaylar da yaşanmıştır.

Diğer durumlarda, şirketler istenen etkiyi elde etmek için reçeteli ilaçları güzellik takviyelerine karıştırır. Bu durum son derece tehlikeli olabilir.

Bazı takviyeler, içeriklerini yanlış bir şekilde listeleyebilir; bu, belirli hayvansal ürünlerden etik, diyet veya dini nedenlerle kaçınan kişilerin, almaması gereken bir şeyi alabileceği anlamına gelebilir.

Ek olarak, sıvı kolajen takviyeleri bazen vitaminler, mineraller veya şifalı otlar içerir. Bunlar makul miktarlarda güvenli olabilir, ancak bunlar bazen kişinin aldığı ilaçlar ile etkileşime girebilir. Bazıları da yüksek dozlarda toksisiteye neden olabilir.

İnsanlar, yalnızca saf ve güvenli kolajen kaynaklarından geldiklerine emin olmak için üçüncü taraf testlerinden geçen kolajen takviyeleri satın alarak bu risklerden kaçınabilir. Bir doktora danışarak belirli bir takviyenin bileşenlerinin size uygun olup olmayacağını öğrenebilirsiniz.


Diğer kolajen kaynakları


En iyi kolajen kaynakları, hayvan derisi, kemik, kıkırdak ve pullar gibi insanların genellikle yemediği hayvansal ürünlerden gelir. Yine de birkaç yiyecek daha düşük seviyelerde kolajen içerir. Bu kaynaklar şunlardır:
  • Kırmızı et ve tavuk eti
  • Yumurtalar
  • Süt ürünleri
  • Kemik suyu veya kemik ürünleri

Bazı deniz bitkileri ve hayvanları da kolajen içerir:
  • Yosun
  • Deniz yosunu
  • Morina
  • Somon
  • Deniz anası
  • Ahtapotlar
  • Denizkestaneleri
  • Kaslar ve İstiridye

Bununla birlikte C vitamini, vücudun kolajen sentezlemesine yardımcı olur. Aşağıdaki yiyecekleri yiyerek daha fazla C vitamini alabilir ve sentezlenmesine yardımcı olabilirsiniz:
  • Turunçgiller
  • Çilek
  • Dolmalık biber
  • Kivi

Sonuç


Sıvı kolajen, cilt, tırnak ve saç sağlığını iyileştirebilen bir kolajen takviyesi türüdür. Bir sıvı içinde süspanse edilmiş kolajen peptitlerinden oluşur.

Bir ürün seçmeden önce kolajen türünü ve kaynağını göz önünde bulundurmak, kalite ve saflığı sağlamak için tüm ürünleri üçüncü bir taaraf testlerinden geçen markaları seçmek önemlidir. Son olarak her zaman yeni takviye alırken bir doktora danışmayı da ihmal etmeyin.

Sağlıklı günler.

(İngilizce aslı) Kaynak: https://www.medicalnewstoday.com/articles/liquid-collagen


Protein oranı yüksek, karbonhidrat oranı düşük yiyecekler

Hiç yorum yok

09 Haziran 2021

Düşük karbonhidratlı, yüksek proteinli diyetler, insanların ekmek gibi karbonhidrat tüketimini kısıtlarken, yağsız et gibi normalden daha fazla protein tüketimini teşvik eder. Bu tür bir beslenme planı kilo verme ve kas geliştirme için faydalı olabilir, ancak bazı sağlık riskleri de taşıyabilir.


Proteinler, karbonhidratlar ve yağlar makro besinlerdir. Bu besinler, bir kişiye enerji sağlamak ve onları sağlıklı tutmak için büyük miktarlarda gereklidir.

Bir kişinin dengeli beslenmesi ve her bir besinden yeterli miktarda tüketmesi önemlidir. Bununla birlikte, bir kişi kilo vermek veya vücut kompozisyonunu değiştirmek istiyorsa, karbonhidrat alımını azaltırken makro besinlerinin dengesini ayarlamak ve daha fazla protein tüketmek isteyebilir.


Diyette protein ve karbonhidratın rolü

Protein cilt, kas, kemik, organlar, saç ve tırnakların önemli bir bileşenidir. Diyet proteini, yağsız vücut kütlesi kaybını önlemek, vücudun büyümesini ve onarımını teşvik etmek ve genel olarak sağlığı korumak için önemlidir. Diyet proteini hayvansal kaynaklardan veya bitki bazlı gıdalardan elde edilebilir.

Karbonhidratlar vücudun ana enerji kaynağıdır, basit veya karmaşık olabilirler. Bu tür karbonhidratlar, kimyasal yapılarda ve vücudun onları emme hızında farklılık gösterir. Basit karbonhidratlar bir veya iki şeker molekülü içerir ve vücut onları daha uzun moleküler zincire sahip kompleks karbonhidratlardan daha hızlı emer.

Diyet kılavuzları, erkek ve kadın yetişkinler için aşağıdaki karbonhidrat ve protein alımını önermektedir:

Cinsiyet

Kadın

Kadın

Kadın

Erkek

Erkek

Erkek

Yaş

19-30

31-50

51+

19-30

31-50

51+

Kalori alımı

2.000

1800

1.600

2.400

2.200

2.000

Önerilen protein alımı (%)

10-35

10-35

10-35

10-35

10-35

10-35

Önerilen karbonhidrat alımı (%)

45-65

45-65

45-65

45-65

45-65

45-65

Düşük karbonhidratlı ve yüksek proteinli bir diyet uygulamak için, bir kişinin karbonhidrat alımını toplam kalorisinin yaklaşık %26'sına düşürmesi gerekir. Yüksek protein alımının tanımı kaynaklara göre değişir, ancak yüksek proteinli bir diyeti deneyen bir çalışma, bunu bir kişinin toplam kalori alımının %30'u olarak tanımlamıştır.


Faydaları

Düşük karbonhidratlı, yüksek proteinli bir diyet aşağıdakiler de dahil olmak üzere çeşitli faydalar sağlayabilir:

Kilo kaybı: Düşük karbonhidratlı, yüksek proteinli bir diyetin kilo kaybını kolaylaştırabileceğini gösteren bazı kanıtlar vardır. Bu sonuç kısmen, insanların daha az yiyecekle daha tok hissetmelerine yardımcı olan proteinden kaynaklanmaktadır. Bununla birlikte, sonuçlar kalori tüketimi ve egzersiz miktarı gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak değişecektir.

Mevcut kiloyu korumak: Kilo kaybını kolaylaştırmanın yanı sıra, yüksek proteinli bir diyet, insanların mevcut kilosunu korumasında yardımcı olmaktadır.

Vücut Bileşimi: Vücut bileşimi, insan vücudundaki yağ, kemik, su ve kas yüzdesini ifade eder. Araştırmalar, protein açısından zengin diyetlerin vücut bileşenini iyileştirebileceğini ortaya koymuştur.

Kan Şekeri: 2019 yapılan bir çalışmaya göre Tip 2 diyabetli insanlar için azaltılmış karbonhidrat/yüksek protein diyeti uygulayan kişilerde ortalama glikoz seviyelerinin iyileştiği gözlemlenmiştir. 

Kalp Hastalığı: Düşük karbonhidratlı diyetler, kalp hastalığına katkıda bulunan faktörler üzerinde faydalı bir etkiye sahip olabilir. Bununla birlikte, düşük karbonhidrat diyetinin kalp sağlığı üzerindeki uzun vadeli etkilerini belirlemek için daha fazla araştırma gereklidir.

Kemik sağlığı: 2019 yapılan bir çalışmada, önerilen ortalama günlük alımdan daha fazla protein almanın yaşlı erişkinlerde kalça kırığına iyi geldiği ve kemik mineral yoğunluğu kaybını azalttığı gözlemlenmiştir.


Riskler

Düşük karbonhidratlı, yüksek proteinli bir diyet benimsemek bazı riskler doğurabilir. Örneğin, protein açısından zengin bir diyet böbreklere asit yükü bindirebilir ve bu da kişinin böbrek hastalığına yakalanma riskini artırabilir.

Yapılan bir çalışmaya göre yüksek proteinli bir diyetin uzun süreli tüketiminin aşağıdaki sağlık sorunlarına yol açabileceği söylenmektedir:

  • kemik bozuklukları
  • artan kanser riskleri
  • karaciğer fonksiyonu ile ilgili sorunlar
  • koroner arter hastalığı

2018'de yapılan bir araştırma, bir kişinin düşük karbonhidratlı, yüksek proteinli bir diyette tükettiği protein türünün ölüm oranını etkileyebileceği belirtilmiştir. Tavuk gibi etlerden gelen protein ile yağ içeren düşük karbonhidratlı diyetler, bitki bazlı protein ve yağlardan daha yüksek bir ölüm riski taşır.

Bir kişi, herhangi bir radikal diyet değişikliği yapmadan önce doktoruna danışmalıdır Ayrıca bir beslenme planı oluşturmak için bir diyetisyenle çalışmak da sağlığınız açısından oldukça önemlidir.


Yüksek proteinli besinler

Düşük karbonhidratlı, yüksek proteinli bir diyet uygulayan kişiler, yemeklerine aşağıdaki yiyecekleri dahil edebilir:

  • yumurtalar
  • balık ve kabuklu deniz ürünleri
  • et
  • kümes hayvanları
  • bazı süt ürünleri
  • nişastasız sebzeler
  • tohumlar
  • soya
  • mikoprotein


Uzak durmanız gereken besinler

Karbonhidrat alımını sınırlamaya çalışan kişiler, aşağıdaki gıda türlerinden kaçınmak isteyebilirler:

  • ekmek ve tahıllar
  • nişastalar
  • şekerli içecekler
  • işlenmiş yüksek karbonhidratlı gıdalar
  • tahıl
  • bazı alkoller
  • Meyve suyu
  • Takviyeler

Bir kişi ayrıca takviye alarak da diyetindeki protein miktarını artırabilir. Ancak bunu yapmadan önce bir doktorla görüşmeniz tavsiye edilir. 

Protein takviyeleri aşağıdaki gibidir:

Peynir altı suyu izolatı: Peynir altı suyu, sütün bir yan ürünüdür ve genellikle protein karışımlarının temel bileşenidir. Peynir altı suyu izolatı, çoğunlukla protein bırakarak yağları ve karbonhidratları uzaklaştırmak için işlemden geçirilir. Peynir altı suyu izole tozunu süt veya su ile karıştırarak kullanabilirsiniz.

Vegan izolat tozu: Vegan izolat tozu içeren ürünler genellikle bezelye veya fasulye izolatı kullanır. Peynir altı suyu izolatına benzer şekilde, kişi vegan izolat tozunu bitki bazlı bir süt veya su ile karıştırarak kullanabilir.

Protein çubukları: Bunlar, düşük karbonhidratlı, yüksek proteinli bir diyetteyken genellikle yararlı bir atıştırmalıktır. Ancak protein çubukları içerdikleri karbonhidrat ve protein miktarına göre değişiklik gösterdiğinden bu takviyeden alacak kişiler besinlerini kontrol etmelidir.

Protein kapsülleri: Bunlar protein tozu içeren haplardır. Üreticiye bağlı olarak, kapsüller farklı tipte protein tozu kullanabilir.


Diyet programı örneği

Aşağıda düşük karbonhidratlı, yüksek proteinli bir diyet programı örneği verilmiştir:

  • Kahvaltı: Ispanaklı omlet veya çırpılmış tofu
  • Atıştırmalık: Tavuk dilimlerine sarılmış salatalık şeritleri veya havuçlu humus
  • Öğle yemeği: Karnabahar pilavı ve brokoli veya fırında pişmiş havuç ve kabak gibi sebzeler ile terbiyeli ızgara tavuk
  • Atıştırmalık: Peynir altı suyu izolatı veya vegan protein içeceği
  • Akşam yemeği: Salatalık, domates ve beyaz peynir içeren salata veya peynir alternatifi ile ızgara hindi veya vegan burger
  • Atıştırmalık: Haşlanmış yumurta veya küçük bir avuç tohum ve fındık


Sonuç

Protein ve karbonhidratlar vücuda enerji sağlayan ve sağlığı destekleyen önemli makro besinlerdir. Düşük karbonhidratlı fakat yüksek proteinli bir diyet kilo vermeyi kolaylaştırmaya ve vücut kompozisyonunu iyileştirmeye yardımcı olabilir.

Bununla birlikte, bu beslenme planı karaciğeri ve böbrekleri olumsuz etkileyebilir ve sağlık üzerindeki uzun vadeli etkilerini anlamak için daha fazla araştırma gereklidir. Sonuç olarak diyetinizde ciddi değişiklikler yapmadan önce bir doktora danışmanız oldukça önemlidir.

Sağlıklı günler.


İngilizce aslı — Kaynak: https://www.medicalnewstoday.com/articles/no-carb-foods-high-protein


Pamuklu çubuklar ile kulak temizlemek zararlı mıdır?

Hiç yorum yok

17 Nisan 2021

Evet zararlıdır.

Kulak kiri olarak adlandırılan madde aslında kükürttür. Kulaklardaki kükürt oluşumunun bir sebebi vardır. Kulak içindeki bu maddenin görevi; tozları yakalamak ve ve kulaklarınızı sağlıklı tutmaktır. Bu madde anti bakteriyeldir, yani kulaklarınızın kendi kendini temizlemesine yardımcı olur.

Bu yüzden kulak kirinin kendisi temizlik maddesi olduğu için kulağın iç kısmının temizlenmesi gerekmez. Ayrıca vücudunuzun artık ihtiyaç duymadığı kulak kirinden kurtulmanın bir yolu da çene hareketleridir. Çene hareketleriniz sayesinde eski kulak kirinin yerini yenisi alır.



Kulak temizleme çubuğu sağlığa nasıl zararlıdır?

Kulak temizleme çubukları, kulağınızdaki maddelerin kulak kanalının derinliklerine gitmesine sebep olur. Bunun sonucunda da, ağrı ve kaşıntıya ek olarak, işitme kaybına sebep olabilecek kadar çok kükürt kulak içinde birikebilir. Ayrıca kulak kanalınıza veya kulak zarınıza ciddi şekilde zarar verebilirsiniz. Kulak zarı çok hassas olduğundan , pamuklu çubukla hafif bir basınçla bile kolayca parçalanabilir. 

Göz altı torbalarından kurtulmak için evde uygulayabileceğiniz yöntemler

Hiç yorum yok

06 Nisan 2021

Sabahları göz çevrenizdeki şişliklerden korkmayın. Bu şişliklerden genellikle göz ve çevrenizi soğuk suyla düzenli yıkayarak kurtulabilirsiniz. Eğer düzenli olarak bunu uygulamanıza rağmen şişkinliklerden kurtulamıyorsanız doğru beslenme ve düzenli su içme sayesinde de göz altı torbalarınızı önemli ölçüde azaltabilirsiniz. 



Beslenme uzmanları, diyet listenize sebze ve meyveleri dahil etmenin yanı sıra günde en az iki litre su içilmesini tavsiye ediyor. Ayrıca böyle bir bir diyet uygulayacaksanız tükettiğiniz kahve, alkol ve enerji içeceklerinin miktarını da sınırlamanız öneriliyor. Çünkü bu ve benzeri gıdalar vücuttaki sıvıyı uzaklaştırır. 

Beslenmenin yanı sıra soğuk kompres (örneğin soğuk bir kaşığı birkaç dakika göz ve çevrenizde bekletmek), patates, salatalık veya çay koymak gibi yöntemleri de kullanabilirsiniz. 




Bununla birlikte uzmanlar, göz altındaki torbaların ciddi bir hastalık belirtisi olabileceğini ve tüm bu uygulamalara rağmen devam ederse bir doktora görünmeniz gerektiğini söylüyor. 

Nasıl koronavirüs aşısı olunur? Aşı için nasıl randevu alınır?

Hiç yorum yok

31 Mart 2021

Geçtiğimiz aylarda ülkemizda Covid-19 aşılaması başladı ve aşılama hala devam etmekte. Bu durum ile birlikte insanlar nasıl aşı olacağını merak etmeye başladı. Bu yazımızda Sağlık Bakanlığı'nın açıklamalarını sizin için özetleyerek sizin için nasıl aşı olabileceğini anlatacağız. 


# 1 - İlk önce "Aşı Durumunuzu" öğrenmeniz gerekiyor

Aşılamada belirli yaş grubu ve kronik rahatsızlığı olanlar daha önce aşılanacağı için ilk önce bunu öğrenmeniz gerekiyor. Aşı durumunuzu öğrenmek için 2023'e kısa mesaj atabilir veya e-Nabız üzerinden kontrol edebilirsiniz. 

# 2 - MHRS uygulamasından randevu alın

Eğer aşı grubunda yer alıyorsanız MHRS uygulaması üzerinden randevu almanız gerekiyor. Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) ile tüm sağlık kurum ve kuruluşlarından hastane randevusu alabilirsiniz. https://mhrs.gov.tr/ üzerinden veya MHRS uygulamasını yükleyerek sisteme giriş yapın. Ardından "Aşı Randevusu Al" kısmına tıklayarak tarih ve saati belirleyin.

# 3 - Belirlenen tarihte aşı olmaya gidin

MHRS üzerinden belirlediğiniz tarih ve saat aralığında ilgili sağlık kurumuna gidin. Orada bulunan ilgili sağlık görevlisi Covid-19 aşınızın ilk dozunu yapacak. 

# 4 - Aşının ikinci doz randevusunu alın

İlk dozu olduktan sonra bu sistemeye kaydedilecek ve Covid-19 aşısı için 2. doz randevusu oluşturulacak. Bu randevu tarihi ve saat telefonunuza kısa mesaj (SMS) olarak gelecektir. Kısa mesajın yanı sıra e-Nabız hesabınızdan da randevu ve aşı bilgilerinize ulaşabilirsiniz. 

# 5 - Belirlenen tarihte ikinci doz aşınızı olmaya gidin

Genelde ilk dozdan 28 gün sonra ikinci doz için randevunuz oluşturulmakta. Belirlenen tarihte ilgili sağlık kurumuna giderek ikinci dozu olun. Bu işlemden sonra tekrar randevu almanıza gerek kalmıyor ve Covid-19 aşınız tamamlanmış oluyor. Fakat artık aşılandım diye önemlerinizi gevşetmeyin. Verilere göre ikinci doz aşı yaptıran 1 milyon 300 bin kişiden 852'si Covid-19'a yakalandı. Bu rakam orantısal olarak çok az kişiye tekamül ediyor. Ayrıca bu kişiler arasından ağır hastalık geçiren yok. Fakat sizin hastalanma riskiniz azalsa bile hala diğer insanlara bulaştırabileceğinizi unutmayın. Maske kullanımına, el hijyeninize ve sosyal mesafeye özen gösterin.

Reddit'deki çocuklar soruyor: "Ebeveynimin onayı olmadan nasıl aşı olurum?"

Hiç yorum yok

02 Ekim 2020

Kendinizi hastalıklardan korumak istiyorsanız, ancak ebeveynleriniz size izin vermiyorsa, ne yapmanız gerekiyor? 
 

Son zamanlarda Amerika başta olmak üzere dünyada büyük bir aşı karşıtlığı kampanyası yürütülüyor. İnsanlar kendileri ve çocukları için aşı yapmanın bir zorunluluk olmadığını iddia ediyor. Bu "aşı yaptırmaya mecbur değilim" hareketine mensup kişilere anti-vaxxer (aşı karşıtı) adı veriliyor. Çocuklar için bu işin sorunlu kısmı ABD'nin çoğu yerinde reşit olmayan birinin aşı olmak için ebeveyn veya vasisinin onayına ihtiyaç duymasıdır. Peki, kendinizi hastalıklardan korumak istiyorsanız, ancak ebeveynleriniz size izin vermiyorsa ne yapmanız gerekiyor? 

Anti-vaxxer kişilerin çocukları, kendilerini ebeveynlerinden ve potansiyel ölümcül hastalıklardan korunmak için çareyi Reddit'de aramaya başlıyor.
15 yaşındaki bir Reddit kullanıcısı r/legaladvice adlı subredditte şu paylaşımı yaptı:
 
"Ben aşı karşıtı birinin 15 yaşındaki çocuğuyum. Son 4 yılımı aşıların güvenli olduğunu annemi ikna etmeye çalıştım ama başarılı olamadım. Bunun yerine annemin izni olmadan nasıl aşı olunacağını araştırmaya çalışıyorum."

Aynı şekilde r/VACCINES adlı subredditte de buna benzer paylaşımlar yer alıyor. Cevap: ABD'nin çoğu eyaletinde yapılacak pek bir şey yok. 16 yaşından itibaren yasal olarak, ebeveynlerin olmadığı gizli doktor randevularına gitme hakkınız vardır. Fakat çoğu eyalette için 18 yaşında olmanız gerekir. 

Fakat 15 eyalette bu durum böyle değil. Bu eyaletlerde ABD'li çocukların kendi rızası ile aşı olması mümkündür. Bu eyaletler:
  • Alabama
  • Alaska
  • Arkansas
  • Delaware
  • Idaho
  • Illinois
  • Kansas
  • Louisiana
  • Maine
  • Massachusetts
  • Montana
  • Nevada
  • Oregon
  • Pensilvanya
  • Güney Carolina
  • Tennessee
  • Washington
  • Batı Virginia

Kaynak: https://www.iflscience.com/health-and-medicine/children-are-asking-the-internet-how-to-get-vaccinated-without-their-parents-consent
© all rights reserved
made with by templateszoo